Ertuğrul Özkök

Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

ertuğrul özkök nlp teknikleri ile açıklama2007 Yılında Ertuğrul Özkök ile ilgili bir yazı yazmıştım. Hem de yılbaşından hemen önce. Bu yılbaşından önce de yeni bir yazı var. Ertuğrul Özkök yayın hayatında önemli bir fenomen. Hem attığı manşetler, yazdıkları söyledikleri , basına kazandırdığı gazeteciler ile önemli sonuçlara imza atmış bir kişi. Şimdi ise Hürriyet'teki kendi köşesinde ve yabancı gazetelerde yazılar yazıyor, en önemlisi de Yeditepe Üniversitesi'nde ders veriyor olmasi. Derslerine Ahmet Hakan, Oray Eğin ve Yılmaz Özdil'i de davet etmesi ilginç. Okuyacağınız yazı Ertuğrul Özkök'ü daha yakından tanımanız açısından yararlı olacaktır. Bu vesile ile yeni yılınızı kutluyor, başarılarınızın artarak devam etmesini diliyorum.

Yeni Ertuğrul Özkök’ü daha çok seviyorum. Geçmişte yaptıkları ile şimdi yazdıklarına bakılırsa değişimin önemli noktaları görülüyor. Kendisini daha iyi hissediyor. Yazılarının başında geçmişte yaptığı gibi sorular sormuyor ve sadece bu sorulara cevap vermiyor. İçinden geldiği gibi yazıyor ve yazılarını otosansürden geçirmiyor. Bilgeleşme sürecinde önemli bir aşamaya gelmiş görünüyor.  Tasavvufta terki terk etmek de denilebilir. Bunun için biraz daha zaman var. Sadece kendisine veya kendi geçmişine saldırıldığı anlarda, geçmiş model davranış, düşünce ve yazı modeli ortaya çıkıyor. Bir yazarın ne düşündüğünü ve bu düşüncelerinin nelerden etkilendiğini yazılarını ve röportajlarını kullanarak algılayabiliriz.  Konuştukları da ilave bilgiler sağlayabilir. Böylece kişinin zihin yapısını geçmişte yaşadıklarını yazdıklarına bağlı olarak çözebiliriz. Daha önce Ertuğrul Özkök hakkında bir yazı yazmıştım.   Bu yazıda kovalayan ve kovalanan olmak istemediği için haber kovalayan haline geldiğini böylece gazetecilik başarısını elde ettiğini yazmıştım. Ancak çıkan çok sayıda yeni röportajından elde ettiğimiz sonuçlara bakıldığında Ertuğrul Özkök’ün hayatında   3 önemli dönem görüyoruz. DJ Ertuğrul Özkök, Öğretim Görevlisi Ertuğrul Özkök,  Gazeteci Ertuğrul Özkök.  Bu 3 dönem farklılıklar ve benzerlikler içeriyor.
Bir DJ ne yapar? Bir DJ bulunduğu ortamda çaldığı müziklerle kişilerin duygularını yönetir. Ritmi istediği gibi değiştirir. Yeni yapılan müzikleri takip etmesi ve bunları da kişilere sevdirmesi gerekir ki, kendisi de sevilen bir DJ olsun. Ayrıca kendisine has çalma teknikleri ile eserleri de yorumlar ve farklılaştırır. DJ bu anlamda merkezdedir ve aynı zamanda bir aktarıcıdır.  Müziğin tadını bilen insanların ne hissetmesi gerektiğini planlayan ve organize eden kişidir, gecelerde. Ertuğrul Özkök neden DJ olmak istedi, bunu bulabilmek çok kolay değil ama merkezde olmak isteğinin temel olduğunu düşünüyorum. Merkezde olmak. Ancak linki verilen yazıda da görüleceği gibi çok kısa süren bir DJ’lik geçmişi var. Yarım kalan DJ’lik sonra belki başka bir noktada yeniden devreye girecektir. Öğretim görevlisi olmak ise hem araştırma yapmak, çalıştığı konuda yeni üretilen bilgileri takip etmek ve  bunları öğrencilere aktarmak . Burada da öğretim görevlisi belirli bir noktadan itibaren merkezde olmak gereğini ortaya çıkaracaktır, özellikle ders verirken.  Bilgilerin kayda geçirilmesi ve  yeni bilgiler üretilmesi de bu mesleğin işlevlerinden birisidir. Ertuğrul Özkök öğretim görevlisi olduğunda yazdığı iki kitap ile bu işlevleri de yerine getirmiştir. DJ’likte yeni müzikleri ararken Öğretim görevlisi olarak yeni bilgileri araştırmak ve düşünmektedir. Gazeteci  olduğunda ise haber kovalayacaktır. Gazeteci  ise kendi konusundaki olayları takip eden ve bunu yazıya aktaran ve kamuoyunun bilgilenmesini sağlayan bir işleve sahiptir. Bu işlev sayesinde Ertuğrul Özkök iletişim yeteneği ve çalıştığı gazetenin Hürriyet olmasından dolayı iktidar sahipleri ile iyi ilişkiler kurar ve bu onu çok başarılı bir gazeteci yapar.  Bu başarılı dönem Hürriyet’in Genel Yayın Yönetmeni olmayı getirir. Hürriyet Gazetesinin o dönem sahibi olan Erol Simavi ile çalışma imkanı bulur. Tabii ki ondan çok şeyler öğrenir. Daha esnek hale gelmiş ve yine merkeze oturmuştur. Ankara’da çok sayıda tanıdığı ve gelişmelerle ilgili “inside”ve “off the record” haberleri alabildiği çok sayıda güç sahibi insan vardır.  Merkezdedir ve bilgiler ona akmaktadır. Genel Yayın Yönetmenliği ile hayatında yeni bir dönemin başladığının kendisi bile farkında  değildir. Genel Yayın Yönetmeni olup köşe yazmaya başladığı andan itibaren – özellikle Erol Simavi’nin Hürriyet’i Aydın Doğan’a satmasından sonra-  kendisini daha özgür hissedecek ve yeni kavramlar  da üretecektir.  Sit-com yayıncılık kavramı bunlardan en önemlisidir ve aslında Ertuğrul Özkök’ün yarım kalmış DJ’lik hayatına yeniden başladığının da göstergesidir, kendisi farkında olmasa da. Genel Yayın Yönetmenliğini haber DJ’liği olarak yapmaya başlar. Manşetler liste başı olacak müzikleri hissetmek gibidir ve  kendisi için önemli olan manşetle ve sürmanşetlerdir. Gazetenin ön sayfasını hem bir DJ ve hem de baba mesleği olarak matbaacılığı kullanarak dizer, değiştirir  ve yeniden şekillendirir.  Önüne gelen haberleri toplumun “mood”unun nasıl şekillenmesini istiyorsa, o şekilde vermeye başlar. Tabii bunu Hürriyet gazetesini Ertuğrul Özkök’ü de aşan gücü ile yapması çok da kolaydır. Sit-com gazetecilik ise haber DJ’liğini açıklayacak niteliktedir.   Ayrıca bu dönemde gazetede yazdırmaya başladığı yazarlar da yeni plaklar ve DJ mixler gibidir. Ayşe Arman, Ahmet Hakan, Kanat Atkaya, Ercan Saatçi bunlardan bazılarıdır ve Ertuğrul Özkök’ün  yeni mixleri olarak ortaya çıkmışlardır.  Tabii bu yazarların başarılı olması da, seçimlerinin doğru olduğunu göstermektedir. Ancak “411 El kaosa kalktı” manşeti Haber DJ’liğinin sonunu  hazırlar. Zira bu, bu sonucu ortaya çıkaran kişinin “mood”unu düzeltilmeyecek şekilde bozacaktır.  Bu kişi başbakandır ve kendisine güç göstermeye kalkan kişileri güçsüz ve kendisini kabul edenleri ve güçsüzleri güçlü hale getirmeye çalışmaktadır.  Yıllar sonra bile bu manşeti unutmadığını gösterecektir. Başbakan.
Genel Yayın yönetmenliğinden ayrıldıktan sonra üniversitelerde yaptığı konuşmalar ona öğretim görevlisi olduğunu hatırlatır ve hayatındaki ikinci dönemin ikinci çevrimine yeniden başlar. Üniversitede ders vermeye başlayacaktır. Bu arada gazete yazılarına devam eder ve stil değişikliği gerçekleşir. Daha bilgece ve insanı daha fazla merkeze alan yazılar da yazar. Bu Ertuğrul Özkök’ü daha çok sevdiğimi söylemeliyim. Hayatındaki üçüncü dönem olan gazetecilik yeniden başlayabilir mi? Bence başlayabilir. Özellikle Genel Yayın yönetmenliği sırasında kapatıldığı dünyadan kurtulmuştur. Bunu tenis konusunda yazdığı bir yazıdan anlıyoruz. Gazetesi Hürriyet yıllardır TED’de tenis turnuvası organize ettiği halde, US Open’dan yazdığı yazıda ilk defa kendi gözleriyle tenis maçı seyrettiğini yazar.  Demek ki gazetesinin organize ettiği turnuvalarda bir kez  olsun bile kupa vermemiştir. Kupa verebilmek için son maçı seyretme gereği herkes tarafından bilinmektedir.

Ertuğrul Özkök bu anlamda merkezde olmayı isteyen, gücü kullanmayan ama kendisine güç kullanılmasını da istemeyen, çevresindeki otoritelerin kendisine otorite göstermesini engellemeye çalışan yapısı ile bu süreçleri yaşamıştır. Ancak kendisinin tekrarlardan kurtulup kendi istediği gibi olmaya başladığında çok daha farklı bir Özkök izleyeceğimize eminim.  Kendisi için olacak değişime kendisinin karar vermesi gerekmektedir, tabii Hürriyet’teki köşesinden ayrılması da.   Alan Parson’s Project’in Eye in the Sky albümünde olduğu gibi dünyaya bakan ve onu kendi kaynakları ile mix edip yorumlayan ve bize aktaran bir Ertuğrul Özkök görebiliriz, belki. Cengiz Eren
NLP Uzmanı ve Eğitmeni 27 Eylül 2010
Yazıya ek: AK Parti kapatılma davasından önce Başbakan ile Özkök Dolmabahçe'de buluşurlar. Daha sonra da bunu köşesinde dizi olarak yayınlar. Bu yazılardan birinde  “Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ile Hürriyet Cumhuriyeti'nin tepe yöneticisi buluşuyor” ve  Aydın Doğan Hürriyet'in Cumhurbaşkanı, Vuslat Doğan Sabancı'yı ise Başbakan olarak tanımlayan iki cümle, Ertuğrul Özkök'ün yayın yönetmenliğinden ayrılmasını sağlamış olabilir..  Parti kapatılma davasında kendisinden istenen desteği vermediğini düşündüğüm ve yukarıdaki cümleleri kullanan Ertuğrul Özkök, Recep Tayyip Erdoğan'ın daha önceden varolan duygularını pekiştirmiş ve Hürriyet Gazetesi Genel yayın yönetmenliğinden ayrılmak zorunda kalmıştır. Ancak  bunu hala hazmedemiş görünmekte ve Başbakan ile hesaplaşmasına yazıları ile devam etmeye çalışmaktadır. Bu Hürriyet gazetesine zarar vermekte midir ? Bilinmez.

 

TOP