academy

 

  • Fences Denzel Washington Viola Davis

    Fences Denzel Washington Viola DavisZihinlerdeki sınırları anlatan bir film. Yine siyahiler, yine ayrımcılık. Bu kez siyahilerin kendileri için yaptıkları ayrımcılığı da net olarak gösteriyor.


    .Anne, baba çocuklar, arkadaş ve aile içi iletişim. Denzel Washington ve Viola Davis'in rolleri paylaştığı film o dönemde yaşanan duyguları çok güzel anlatıyor. 

    Kabiliyetli sporcu baba ancak zenci olduğundan takıma seçilemiyor. Bu yüzden çöp kamyonunda çöp toplayıcı olarak çalışan baba, oğluna beyazların kendisine davrandığı gibi davranıyor. Aynı şekilde aşık olduğu kadına da.

    Zihinlerdeki sınırlar ve bahçedeki tamamlanmayan çit, istediğini yapmasına izin verilmeyen çocuk. Aile ilişkilerinin karmaşıklığı, arkadaşlık, aşk, sevgi ve ilişkiler ekrandan seyirciye yansıyor. Özellikle Viola Davis seyredenleri etkiliyor, derinliğine. Bu yüzden Viola Davis en iyi kadın oyuncu Oscar'ını alabilir.

    Çok Konuşan Denzer

    Filmde Denzel Washington çok konuşuyor. Anne ve çocuklar sessiz.  Sevgisini anlattığı sahnelerin iyi takip edilmesi gerek. Daha sonra eşinin kendisine yetmediğine dair mesajları aktarırken yine çok konuşuyor.  Daha önceleri savaş ve asker rollerinde gördüğümüz Denzel Washington için güzel bir deneme. 

    Eş ise eşi ve çocukları için saçını süpürge ederken, hem bir başkaldırı ve hem de bir kabulleniş yaşıyor. Oğul ise kendisini engelleyen babanın istemediği bir şeyi gerçekleştiriyor. Biraz küskün ve ağlamaklı. 

    Kendi zihinlerimizde yaratılan sınırların ifade edildiği Fences, güzel bir film. Değişimin istenmeden nasıl gerçekleştiğini ve siyahi insanlara uygulanan ayrımcılığın hayatları nasıl etkilediğini gösteriyor. Ben filmi beğendim. En iyi erkek ve en iyi kadın dalında Oscar alabilmek için önemli bir şansları var.

    Cengiz Eren

    http://www.erenlp.com

    NLP Uzmanı ve Eğitmeni

     

     

     

     

     

     

  • Hacksaw Ridge

    Hacksaw RidgeMel Gibson'un yönetmenliğinde hazırlanan film yine belgesel niteliğinde olan savaş filmlerinden.


    Kendisinin başarısız olarak göründüğü The Passion of Jesus Christ filminden sonra, yeni filmi  Hacksaw Ridge ile Oscar'a aday. Daha Önce Braveheart filmiyle Oscar'a aday olmuş en iyi yönetmen ve en iyi film de dahil, bir çok dalda Oscar kazanmıştı.

    Bu filminde savaş karşıtı olan ve silah kullanmadan orduya katılmaya çalışan bir gencin yaşanmış hikayesini anlatıyor. Yine bir kahramanlık hikayesi. Geri çekil emri geldiğinde bir tek o geri çekilmemiş ve çok sayıda yaralı askeri kurtarmış bir genç.

    Filmde dini motifler ve incil etkin olarak kullanılmış. Amerikan tarihinde savaş karşıtı olup da ödül alan ilk asker olması da ilginç.

    Hacjsaw Ridge Full Metal Jacket

    Filmin başlangıç sahneleri Stanley Kubrick'in Full Metal Jacket filminden çok etkilenmiş. Acımasız çavuşlar ve komutanlar eğitim sırasında askerleri ve özellikle bu kişiyi eziyor. Stanley Kubrick o filminin ilk bölümünde öldürmeyi, duygusuz ve acımasız olmayı güzel aktarmıştı. Orada  Born to  Kill sloganı ve barış işaretini birlikte kullanmıştı. Çevirdiği o kadar güzel filme Oscar ödülü vermeyen Academy bu filme Oscar verirse pek iyi olmaz.

    Çok sayıda askerin heba edildiği ve bir adayı ele geçirmek için Japonlara karşı verilen savaş. Aynı bölge Martin Scorcese'nin Silence filminde de kullanılmış. Daha da ilginç olan iki filmin başrolünde Andrew Garfield oynuyor. O film tamamen dini motifler üzerine kurgulanmış durumda.

    Japonların acımasızlığı, koruganlar ve tüneller, kan ter ve gözyaşı bir kişinin kahramanlık öyküsü ile değişiyor. Elinde incil ve çok sayıda kurtarılan kişi ve savaşın değişen kaderi. Ama savaş buradaki kahramanlık sebebi ile sona ermiyor. Daha sonra patlatılan iki atom bombası ile Japonlar teslim olacaklardır. Komutanların mantıksızlığı üzerinde ise hiç durulmamış. Mel Gibson keşke Dr.Strangelove filminden de biraz etkilenseymiş diyebiliriz.

    Cengiz Eren

    http://www.erenlp.com

    NLP uzmanı ve Eğitmeni

     

     

     

  • La La Land Aşıklar Şehri

    La La LandLa La Land film

    Aşıklar Şehri  Los Angeles şehrinde geçen ve yarım kalan aşk hikayesi. Müzikli bir başlangıç, farklı insanların farklı duyguları, trafik tıkanıklığı, dans ve müzik. Herkes şarkıya eşlik ediyor. Trafik sıkışıklığındaki görüntüler daha sonra reklamcılarımız tarafından kopye edildi.


    La La Land Yıldızlar Şehri

    Hayallerinin peşinden koşan iki genç. Biri aktrist olmak isteyen film stüdyosu girişindeki kafede çalışan güzel kız. Diğeri de kendi jazz barını açmak isteyen genç. İkisinin da hayalleri ve yolları kesişiyor.

    İlkbahar, sonbahar, yaz ve kış bölümlerinde güzel anlar, müzik ve mutluluk yaşanıyor. Annesinin sabit gelirli biri ile birlikte olmasını istediği duyan sevgili, sürekli bir iş bulunca sorunlar da başlıyor. Piyanist genç gezmeye başlayınca aşkta da gerilemeler başlayacaktır. Zaman ve mesafe aşka hasar veren iki unsur. Burada da öyle oluyor. Sonrasını filmde izleyebilirsiniz.

    Geçmişteki Hollywood müzikallerini andıran La La Land, uzun dönemdir yapılmayan bir tür deniyor. Hem müzikal ve hem de yarım kalan bir aşk hikayesi eğlenceli bir şekilde  anlatılıyor.

    Hayaller, Başarı ve Sonuçlar

    Hayallerin peşinden koşan insanların sonunda hayallerine ulaşsalar bile yarım kalan bir şeyler olabileceğini da anlatıyor, La La Land. Hayallerine ulaşmasalardı, ne olacağını da. 

    Renkli, hareketli, duygulu ve şarkıları güzel bir film olmuş. Bulutların üstünde yürümek, dansetmek ve şarkı söylemek akıcı bir biçimde aktarılıyor. Tipik bir Hollywood müzikali olmuş. Seçmelere -Audition- katılan insanların garip duygusallığını da çok güzel seyirciye aktarıyor. Yapılan bir kaç dakikalık rol ve sonrasında aranmayı beklemek. 

    Birden fazla Oscar alacağını düşünüyorum. Emma Stone ve Ryan Gosling oynadıkları roller ve güzel sesleri ile kendilerini sevdiriyorlar. İkisini bir arada bulmak pek kolay değil. En iyi film, en iyi kadın, en iyi erkek ve en iyi yönetmen dalında Oscar'a aday La La Land.

    Yönetmen ise daha önce Whiplash filmi ile Oscar ödülünü kazanan Damien Chazelle. Bu yıl çok sayıda belgesel nitelikte filmin olduğu içim Oscar'da en iyi senaryo dalında da ödül alabilir.

    Cengiz Eren

    http://www.erenlp.com

    NLP Uzmanı ve Eğitmeni

     

     

     

  • Lion Oscar adayı bir film

    Lion FilmHollywood büyük bir senaryo sıkıntısı çekiyor. Academy ödüllerindeki filmlere bakıldığında çoğu geçmişte yaşanan olaylara çekilen filmler ve belgesel niteliği taşıyor.


    Senaryo

    Lion'da böyle bir hikayeyi konu olarak alıyor. Çok küçük yaşlarda kaybolan bir Hintli çocuğun Hindistan'ın bir kasabasından Avustralya'ya uzanan hikayesi. Önce kendisini ve sonra da ailesini bulmaya çalışması.

    Çok küçük yaşında inanılmaz mücadelelerden geçen çocuk, evlatlık verilmek üzere yetiştiriliyor.

    Evlatlık verilen çocuklarda kaybolan aidiyet duygusu, daha sonra gelen ikinci evlatlık çocuk. Böylece büyümeye devam ederken, devreye yayınlanmaya başlamış Google Map giriyor. Adını bilmediği kasabasını aramaya başlıyor ve devam ediyor ve istasyondaki su kulesinden buluyor.  Ancak büyüyen genç nereye ait olduğunu bulsa bile kendisi olmakta zorlanacaktır. Yatılı okulda okuyan çocuklarda görülen hasarlardan çok daha fazlasını zihninde taşıyacaktır.

    Demiryolları ve tren bu filmde de önemli. Trenler gelip gidiyor, raylar üzerinden denge kaybetmeden yürümek  demiryolu civarında yaşayan her çocuğun yaşadığı bir tecrübe. Gazoz kapaklarını raya koyup ezmek de yapılan şeylerden benzer davranışlardan biriydi.

    Kardeşinin elinden kurtulan ve kaybolan çocuk binlerce kilometre ve birkaç on sene geçirdikten sonra arayış son buluyor ve annesine kavuşuyor. Yaşanan bir olay üzerinden senaryolaştırılan film, korkuyu, sevgiyi, sevgisizliği, güzel aktarmış.

    Slumdog Millionaire vs Lion

    Ancak Slumdog Millionaire'ın bir kaç yıl önce ödül almasından dolayı çok fazla bir şansı olacağını düşünmüyorum. Nicple Kidman ise en iyi yardımcı kadın ödülüne ulaşabilir.

    Nicole Kidman ise ise filmde kendisine ait bir kişisel bilgiyi de aktarıyor. Çocuk sahibi olabileceğini ancak evlatlık almak istediği için bilerek çocuk sahibi olmadığını da açıklıyor. Kendisi de  bir kız bir erkek çocuğu evlatlık edinmiş, Tom Cruise ile evliliği sırasında.  Kendi kişisel hikayesi ile film bu şekilde kesişmiş oluyor.

    Filmin başrolünde Dev Patel oynuyor. Rooney Mara, David Wenham, ve Nicole Kidman da filmin diğer oyuncuları. Quentin Tarantino'nun filmlerinin dağıtımını yapan Weinstein Company'de filmin yayıncısı. Yönetmen ise Garth Davis.

    Cengiz Eren 

    http://www.erenlp.com

    NLP uzmanı ve Eğitmeni

     

     

     

  • Manchester By Sea

    Manchester By SeaKüçükşehir insanının hayatını çok güzel şekilde aktarıyor, Machester by the Sea. Konuşması az, duygusu fazla olarak çekilmiş.


    Trajedi

    Bir aile dramının perde arkasını film süresince yavaş yavaş anlıyoruz.. Sonrasında ise dağılan bir aile ve kaybolan mutluluklar. Küçük şehir insanının içki bağımlılığının nelere mal olduğunu da görüyoruz.

    Film yaşanan duyguları ve bu duyguları yaratan tecrübeleri az az veriyor. Kendisini dünyaya ve insanlara kapatmış, hayata küsmüş ve tek odada yaşayan Lee ve ailesinin yaşadıkları.

    Ani bir kayıp sonrasında vasi tayin edildiği Patrick ile arasındaki ilişkileri de ilginç. Yılın beyaz filmlerinden biri. Deniz, balıkçı tekneleri, kar, apartman kapıcılığı, duygular ve kısa flash-backler le yaşananlar anlatılmaya çalışılmış. 

    Küçük Şehir İnsanı

    Küçük şehir insanı küçük şehirde kalmaya devam edecektir. Ayrılsa bile zihnindeki  küçük şehrinde  ve kendi yarattığı hapisanesinde yaşamaya devam edecektir. En iyi film Oscar'ını alabilir mi? Çok fazla şansı olmadığını düşünüyorum.

    Birkaç sahnesi çok etkili. Alkolik ama alkolden arınmış anne, Lee'den ayrılmış ve başkası ile yaşayan Lee'nin eşi, babası ile yaşayan ama kalp krizi sonrasında babasını kaybeden Patrick ve küçük şehir insanının arkadaşlığı. Yalnızlığın yaşanmadığı düşünülen durumlarda yaşanan derin çok derin yalnızlık.

    Deniz Kenarında geçen ve geçmişte yaşanmışları sorgulayan bir film Manchester by the Sea. İzleyenlere bizim başımıza iyi ki böyle şeyler gelmedi dedirterek, insanların rahatlatmaya çalışıyor. Bu anlamda biraz arabesk sayılabilir. Bu film Amerika'da iş yapabilir ama Türkiye gibi terör ve savaştan yoğun kayıpların yaşandığı ülkelerde çok fazla seyredilemez gibi geliyor.Zira biz çok daha fazlasını yaşıyoruz.

    Kenneth Lonergan'ın yazıp yönettiği filmde Casey Affleck, Michelle Williams, Kyle Chandler, Lucas Hedges aba rolleri paylaşıyorlar. Filmin baş rolünde Oscar'da en iyi erkek oyuncu adayı Casey Aflleck içe kapanık oyun yapısı ile başarılı bir preformans sergiliyor.

    Cengiz Eren

    http://www.erenlp.com

    NLP Uzmanı ve Eğitmeni

     

     

     

TOP