cengiz,

 

  • NLP ve Uçak Korkusu (Uçuş Korkusu)

    uçak korkusu, nlp teknikleri ile değişimUçak Korkusu ve NLP İle Zihinsel Detoks

     
    Uçak Korkusu  kişileriin uçağa binmekten korktuğu durumları ifade ediyor. Ancak Uçak veya Uçusş korkusu çeken insanların lunaparklardaki sandal veya kamikazeye binemediklerini, rafting yapamadıklarını, yamaç paraşütüne binemediklerini de görüyoruz.

     


    Uçak korkusu ortaya çıkmadan önce kişinin mutlaka beklenmedik bir darbe yemesi veya bir olayla karşılaştığını da görüyoruz.
    Yaşanan bu olaylar kişinin o güne kadar olan zihinsel yapısını farklı hale getirdiği ve kişi de bunun farkında olmadığı için sonucu uçak korkusu olarak adlandırıyor veya adlandırılıyor.

    Bu anlamda uçak korkusu buzdağının sadece görünen ucu.  Zihinsel süreçler farkedildikten ve iç tarafta neler olduğu net olarak anlaşıldıktan sonra  uçak korkusu kendiliğinden ortadan kalkıyor

    Uçak Korkusu Uçak Korkusu Değil

    Biraz daha dikkat edildiğinde uçak korkusunun ortaya çıktığı an gerçekten kişinin o güne kadar kullandığı stratejilerin yetersizliğini gösteren bir yapının olduğunu gösteriyor. Bir çok korkumuz gibi uçak korkusu bir değişim sinyali. Kişi bu değişimi gerçekleştirmedikçe uçak korkusu artarak devam edecektir ve kişi farkında olmasa da değişime zorlayacaktır.

    Kişisel seminerlerde aktarılan bilgiler ve yapılan uygulamalarla Uçak Korkusu ortadan kalkmakta ve kişi kolaylıkla uçabilmektedir.  Zira süreçler ve stratejilerin ve elde edilen sonuçların dikkatli şekilde incelenmesi, kininin o güne kadar neden değişime direnç gösterdiğini ortaya çıkarmaktadır. O andan sonra geleceği planlayabilmek için farkında olmadan oluşan etkiler ortadan kalktığı için karar vererek harekete kolaylıkla geçebilmektedir.

    NLP ve Uçuş Korkusu

    Uçak korkusu ile ortaya çıkan durumların neler olduğunu farketmek ve bunun ve diğer korkularınızın ortadan kalmasını istiyorsanız Zihinsel Detoks programına katılabilirsiniz.

    NLP ile Zihinsel Detoks programı yaklaşık 12-16 aat sürmekte ve kişi bir uçağa binip sonuçları gördükten sonra  1 yada iki kez daha görüşülmektedir.

    Uçak Korkusu ile olarak yapılan bilgi aktarımları için Zihinsel Detoks programı uygulanmakta ve  2.500 TL+ KDV ücret alınmaktadır. İlk görüşmelerden sonraki görüşmeler değişim süreçlerinin takip edilmesi ve geleceğin planlanması üzerinde yoğunlaşmaktadır. Uçak korkusu ortadan kalktığı gibi, hayatın başka içeriklerini de yönetmede, kaynakları daha zengin olarak kullanmada önemli farklılıklar ortaya çıkmaktadır.

    Randevu ve Rezervasyon için 0216 464 17 27'den randevu  alabilirsiniz.

    Cengiz Eren

    NLP Uzmanı ve Eğitmeni

    http://www.erenlp.com

    NLP ve Zihinsel Detoks Köşe Yazısı Hannibal ve Zihinsel Detoks Geçmişi Maziye Gönderen Program: NLP İle Zihinsel Detoks Zihinsel Detoks Programı

     

     

  • Öğrenilmiş Çaresizlik ve Learned Helplessness

    Öğrenilmiş Çaresizlik Learned HelplessnessKavramların Tercümesi

    Son dönemlerde yoğun olarak kullanılan öğrenilmiş çaresizlik kavramı, birşey yapamayan insanların, hiç bir şey yapamaz hale gelmesini sağlamaktadır. Tercümesi yanlış olan bu kavramı bu hali ile kamuoyuna ifade eden kişilerin de çaresizlik yaşayacakları söylenebilir. Genellikle copy-paste yazarlar tarafından Türkiye'ye duyurulan bu kavramların yanlış tercüme edilmesi istenen sonuca ulaşmayı engellemektedir, kavramı doğru kabul eden ve üzerinde yorum yapmayı düşünmeyen kişilerde.

     

  • Önermeler Hacı Bektaş Veli ve Yunus Emre

    Hacı Bektaş Veli Yunus Emre

    Anlatılan bir menkıbedir. Yunus Emre Yunus Emre olmadan birgün buğday istemek için Hacı Bektaş Veli'ye gider.Toprakla uğraşan bir kişidir, Yunus. Hacı Bektaş Veli, Yunus Emre'ye “ Buğday mı istersin? yoksa Erenlerin himmetini mi?” Yunus Emre ihtiyacı olan “buğday” cevabını verir. Buğdayı alıp giderken, hata yaptığını anlar ve geri dönüp “himmet istiyorum” der. Hacı Bektaş Veli ise, kendisine “senin kısmetin Tabduk Emre'de” der.

    Yunus Emre buğdayı da bırakıp Tabduk Emre'nin dergahına gider. Kırk yıl orada kalır. Sonra da biz onu Yunus Emre olarak tanırız. Özlü şiirleri çok uzak yıllardan bugüne ulaşıp, okuduğumuzda bizi duygulandırır. (Himmet: yardım, kayırma, çalışma, emek, gayret, lutuf anlamlarına gelmektedir. TDK)

    Önermeler

    Önermeler hayatımızda çok önemli. İnsana çok sayıda ulaşan önerme ve bu önermelerin sonuçları farkında olmadan hayatı etkiliyor. Önermeler açısından Hacı Bektaş Veli İle Yunus Emre arasındaki iletişime baktığımızda ilginç sonuçlar ortaya çıkabilecektir.

    Hacı Bektaş Veli, Yunus Emre kendisinden buğday istemeden ona iki önerme sunar. Buğday mı? Himmet mi?. Bu iki önermeden birini kabul eden Yunus Emre, geri dönüp, himmet istediğinde Hacı Bektaş Veli 'den gelen bütün önermeleri kabul etmek zorunda kalacaktır. Çünkü kendisine ulaşan iki önermeden birini kabul etmiştir. Bu Hacı Bektaş Veli'nin Yunus Emre'de daha gelişmiş olduğunu gösteren bir delil sayılabilir.

    Buradan anlamamız gereken nokta şu. Eğer bir önermeyi kabul ederseniz, aynı kişiden gelen başka önermeleri de kabul etmek zorunda kalırsınız. YunusEmre “Senin Kısmetin Tabduk Emre'de” önermesini kabul etmiş ve o dergaha gidip orada kırk yıl hizmet etmiştir.

    Hayatımızı yönetmek istiyorsak, önermeler konusunda çok dikkatli olmamız önemli. Bir arkadaşınız telefon edip “Sinemaya gidelim mi?” diye sorduğunda düşünmeden evet diyorsanız, önermeyi kabul etmiş olursunuz. Bu bir kaç defa tekrarlandığında ve evet dediğinizde “şu arkadaşım, beni arasa da bir sinemaya gitsek” diye düşünmeye başladığınızı göreceksiniz. Sinema içeriğinde hayatınızı arkadaşınızın yönetmeye başladığınızı söyleyebiliriz.

    Yunus Emre kendisine sunulan önermeyi reddetseydi, ne olurdu bilemeyiz. Bugüne ulaşır mıydı? söyledikleri, yazdıkları farklı olur muydu? Bunu da bilemeyiz ama kendi yönettiği bir hayat yaşamış olabilirdi.

    Önermenin Gücü

    Eğer bir içerikte yeteri kadar güçlüyseniz, tek önerme sunar ve bunu kabul ettirebilirsiniz. Ancak genellikle hayat böyle bir durumu çoğu zaman ortaya çıkarmıyor. Bu sebepten size bir önerme ulaşıyor ve reddedemeyecek durumdaysanız, size yapılan önermeyi kabul etmek yerine, yeni bir önerme üretmek yararlı olabilir.

    Oldukça basit görünen “ Sinemaya gidelim mi?” önermesini kabul etmek yerine, “evet ben de sinemaya gitmek istiyorum. Şu sinemaya, şu seansa gidebilirim” dediğinizde, arkadaşınızın önermesi yerine kendi önermenizi uygulamış olursunuz. Buradaki önemli nokta önermeyi kendi isteğinizle de kabul edebildiğinizde sorun olmayacaktır. “Şimdi senin bu önermeni kabul ediyorum” demeniz gelecekte sizin de önerme yapmanızı sağlayabilir.

    Marlon Brando ve Oscar'ı Reddetmek

    Marlon Brando'nun Oscar kazandığı ancak ödülü almak için gönderdiği kızın, “Hollywood filmlerinde kızılderilileri vahşi ve saldırgan gösterdiği için Marlon Brando teşekkür ediyor ama Oscar ödülünü almayı reddediyor” şeklinde ifadesi ile Roger Moore'u şaşırttığı sahnenin yaşanmasını sağlayan, oynadığı Godfather filmindeki sinema tarihinin en önemli repliklerinden biri konumuza da açıklık getiriyor. (kabul ediyorum cümle biraz uzun oldu)

    On  The Waterfront

    Godfather  Oscar'ı reddediş...

    Don Corleone'nin “Ona reddemeyeceği bir teklfte bulunacağım”, cümlesi önermenin itirazsız , kabul edileceği anlamını taşıyor.

    Biri, pek de istemediğiniz hadle flört etmeyi sizekabul ettirdiğinde, ayrılma önermesini de size kabul ettirecektir. İş konusunda başkalarının kararlarına göre hareket ediyor ve önermeleri kabul ediyorsanız, işten başkasının önermesi ile ayrılmak zorunda kalabilirsiniz. Evlilik kararlarında da böyle olduğu çoğunlukla görülebilir.

    Politik Önermeler

    Özellikle politika da önermelerin kabul edilmesi hayatın yönetiminin başkalarına bırakılmasını sağlayabilir. Dışarıdan çok güzel bir hayat görünse de, içinde korku, tedirginlik barındıran, başkalarının ağzından çıkan bir cümleye bağlanan bir hayatı yaşatabilir. “Seni Milletvekili adayı yapıyorum” cümlesi çok sevindirirken, “seni aday yapmıyorum” cümlesi de o kadar üzebilir ama daha üzücü olan hayatın yönetiminin başkasına bırakıldığıdır.

    Size ulaşan önermeleri farketmenizi, bilerek kabul etmeniz, reddetmeniz, ya da yeni önerme üretmeniz hayatınızın yönetimini kolaylaştıracaktır. Karar, yine sizin tabii ki.

    Cengiz Eren

    http://www.erenlp.com

    Posta Gazetesi Bölge Eklerinde yayınlanmış, NLP Teknikleri ve NLP Bilgileri İle Hazırlanmıştır.

     

     

  • Play-Back veya Sahibinin Sesi

    Play Back şarkılarPlay Back

    Bildiğiniz gibi play-back terimi televizyonlardan dilimize düşen bir kelime. Arka planda çalınan müziği veya sesi anlatan birlikte kullanılan bu iki kelime aslında düşündüğümüzden daha fazla şey anlatıyor olabili mi? Televizyon programların hızı ve stüdyo olanakları elvermediğinden sanatçılar kendi şarkılarını söylerken bu tekniği kullanırlar. Arka planda müzik çalar ve bu ses ekranda duyulur. Sanatçı ise elinde çalışmayan mikrofona şarkıyı söylüyormuş gibi yapar. Zira mikrofonu eline almasa play-back olduğu kolaylıkla anlaşılacaktır. Bazen ses ile dudaklar arasında senkronizasyon kaybolduğunda play-back yapıldığı anlaşılır, tabii sanatçının da play-back yapamadığı söylenebilir.  Özellikle sanatçının kaseti yeni ise ve bütün şarkıları henüz ezberleyememişse, bu terslikler çok sık tekrarlanır.  

    Sanatçı ne kadar gerçekmiş gibi söylüyorsa o kadar iyi bir play-back üstadı olduğu söylenebilir. Bu iyi midir? Kötü müdür? Pek düşünülmez.  

    Başka İçeriklerde Play Back

    Play-back aslında hayatın başka içeriklerinde de görülmektedir. Kendisine verilen rolü oynayan kişi de play-back yapmaktadır. Başkasının kullandığı kelimeleri ve cümleleri kullanmak da benzer şekilde play-back olarak adlandırılabilir. Bu sadece bu kadarla da kalmaz. Kendi hazırladığınız bir metni veya prezentasyonu aynı şekilde iki kez bile yapıyorsanız, ikincisinde play-back bile yaptığınız söylenebilir.

    Kişisel Gelişim ve Play Back

    Kişisel gelişim konusunda verilen seminerlerde de bu sıklıkla görülebilir. Tabii yazılan kitaplarda da.  Bir kişi bir anlatıyı başlangıçtan bitişe kadar aynı şekilde ikinci kez anlatıyorsa play-back kişisel gelişimci olduğu söylenebilir. Kişisel Gelişim konusunda yazanlar eğer “copy-paste yazar” ise “play-back” yapıyor olmaları çok da anormal karşılanmamalıdır.  

    Üzerinde bir gramofonun ve bir köpeğin yer aldığı “His Master’s voice” yazan bir logoyu hatırlıyorum.  Galiba gramafon markasının logosu idi, bu yazı ve şekil.  Türkçe’ye ise “Sahibinin Sesi” olarak tercüme edilmişti. Gramofon plağı, teyp, kaset, cd ve şimdilerde mp3’ler üzerinde kayıtlı olanın binlerce defa seslendirilmesini sağlamaktadır. Bu şekilde kayıtlı olan bir şeyi birçok kereler dinlenebilir.  

    Şarkılar ve Kader

    Ses ve müzik sanatçıları, besteci veya söz yazarının şarkılarını yeniden çalar ve söylerken aynı notaları tekrar etmekte veya aynı sözleri söylemektedirler. Bu da bir anlamda kayıtlı olan için play-back demektir. Sadece kendilerine ve seslerine göre bir yorum ortaya koyarak, az da olsa bir farklılık yaratırlar. Klasik müzik dünyasında bu kolaylıkla görülebilir. Yehudi Menuhin notalarını bildiği bir parçayı çalar ve ona kendi yorumunu da katar. Ne kadar çok şarkı veya nota biliyorsa ve bunu farklı yorumluyorsa o kadar ünlü bir sanatçı olur.  

    Şarkıcılar için sürekli olarak söyledikleri şarkılardan biri ve bir kaçı farkında olmadan kaderleri de olabilmektedir. Berkant’ın söylediği Samanyolu şarkısı bunu yazan ve söyleyen kişilerin hayatı boyunca sürecek ve sonra unutulacaktır. “Bir şarkısın sen, ömür boyu sürecek” sözleri bu sonucu yaratabilir mi? Benzer şekilde Mary Hopkin “Those were the days my friends”şarkısı ile büyük başarı kazanmış ancak daha sonra söylediği şarkıların hiçbiri bu başarıya ulaşamamış ve unutulmuştur. Bu şarkıyı yazan Beatles’te bu şarkıdan sonra dağılmış ve sonrasında ise bir araya gelememişlerdir. Benzer bir durum “Bu akşam ölürüm “ şarkısını söyleyen Murat Kekilli'nin de başına gelmiştir. Birden patlayan bu şarkı açıklanması uzun sürecek olan nedenlerden dolayı, Murat Kekilli bir daha benzer etkide bir şarkı yazamayacak veya söyleyemecektir.  

    Zihindeki Şarkılar

    Bir şarkıyı dinlerken benzer süreç dinleyen kişinin zihinde de yaşanmaktadır. Bildiğiniz bir şarkıyı dinlemeye başladığınızda, zihninizdeki kayıtlarda play-back yapmaya başlamaktadır. Bilinen şarkının birkaç notası duyulduğunda zihnimizde şarkı çalınmaya başlamış demektir. Bu şarkı zihnimizde çalınırken şarkı ile ilgili duygusal bir durumda birlikte çağrılıyorsa, o zaman bu şarkının kişi tarafından sevildiği söylenebilir. Sanatçı bir ayrılık şarkısı söylüyorsa, dinleyen kişi de bu şarkıyı zihninde ayrıldığı sevgilisine söylediği anlaşılabilir. Böylece müzik sözleri, sözler, duyguları, duygular ise hissetmeyi sağlamaktadır. Dinleyen kişi de farkında olmadan yaşadığı boşluklarının büyüklüğüne göre duygusal yoğunluğu yaşamaya başlar ve davam ederler. Öyle ki bazı şarkılarda hüngür hüngür ağlandığı da olur.  

    Bu yazının konusu olmamasına rağmen iyi söz yazarları iyi sosyologdur da denebilir. Şarkıların içeriklerini toplumdaki geniş kesimlerin duygusal boşluklarının neler olduğunu fark ederek bunları şarkıları ile uyarmaya çalışırlar. Aşk en çok kullanılan içeriktir. Sonrasında ise ayrılık, ölüm içerikleri kullanılır. Son zamanlarda yoğun olarak cinsellik kavramı da şarkılarda etkili olmaya başlamıştır.  

    Bütün bunlar play-back davranışının yoğun şekilde kullanıldığını göstermektedir. Model başka içeriklerde de devam etmektedir. Masal ve fıkra anlatan kişilerde play-back yapmaktadır. Aynı şekilde başka kişilerin sözlerini kullananlar da aynı şekilde davranıyor denebilir.  

    Dış Dil Kullanımı Play Back'tir

    Kişisel gelişim konusunda da play-back oldukça yaygındır. Zira verilen bilgiler içinde çoğunlukla daha önce ifadelendirilmiş kelime ve cümleler yoğunlukla kullanılmaktadır. Örneğin Konfüçyüs’ün bir cümlesi kullanıldığında farkında olmadan bir süreç de başlamaktadır. Bu cümleyi söyleyen kişinin zihninde Konfüçyüs’ün yeri de belirlenmektedir. His Master’s Voice veya Sahibinin Sesi tanımına uygun olarak Konfüçyüs o kişinin beyninde Master veya sahip olarak yer almakta ve Konfüçyüs binlerce yıl öncesinden o kişiyi yönetmeye başlamaktadır. Bu cümleleri dinleyen kişiler de bu cümleyi, cümleleri doğru kabul ettiklerinde benzer sonuç onların zihninde de gerçekleşmekte ve böylece Konfüçyüs’ün sahiplik alanı genişlemektedir.  

    Bu sadece bir örnek tabii ki.  Kişiler neler yaptıklarının farkında olmayabilirler. Taa ki bu yazıyı okuyana kadar. Ama bu kadarla kalsa iyi . Bir de farkında olarak ve bilerek bu mesajları aktaranlar da olabilir mi? Başkalarının anlattıklarını veya sözlerini kullanan kişiler “dış dil” kullanarak, o bilgileri doğru kabul ettiklerini ve dinleyenlerinde doğru kabul etmeleri gerektiğine dair mesajı vermektedirler. Böylece bilgi aktarımı kişisel gelişimi durağanlaştırmakta ve bu bilgiyi anlatan kişilerde ortaya çıkan “öğrenilmiş gelişememezlik” süreci de başlamaktadır.  

    Hem bilgi sahibi olduklarını  düşünen ama gelişemeyen kişilerde sorunlar giderek artmakta ve kişisel gelişimcilerden öğrendikleri “öğrenilmiş çaresizlik”’in gerçek olduğunu kabul ederek, kesilmeyi bekleyen kurbanlar haline dönüşmektedirler. Bu benzetme yazı kurban bayramında yazıldığı için içeriğe dahil edilmiştir. Yaratıcı düşüncenin ve yaratıcı düşüncenin sözelleştirilmesi, “iç dil” kullanılmaya başlanması ile “play-back” anlatılarınızın önüne geçecek ve “istenen sonuca” daha kolay ulaşmanızı sağlayacaktır. Bir denemenizde bir mahzur olmasa gerektir.  

    Beynimize Aktarılan Bilgiler

    Beynimize aktarılan yazılı, sözlü, müzikli, şarkılı her türlü bilgiye dikkat etmek gereği gün gibi ortadadır. Zira her cümle farkında olmadığımız bir takım sonuçların beynimize aktarılmasına sebep olabilir.  Kitaplarda, televizyon programlarında yorumlarda, yazılarda farkında olmadan alınan bilgilerin sonuçları daha sonra hayatımızda ortaya çıktığında şaşırmamak da gerekmektedir. Bundan kurtulmanın en kısa yolu ise kişinin kendisini korumasıdır. Anlatılan konu kendi sesi ile mi yoksa sahibinin sesi olarak mı aktarılıyor, bu ayrımın fark edilmesi, korumayı çok daha kolaylaştırabilir. Mevlana bile “artık yeni bir şeyler söylemek lazım” cümlesini söyleyene kadar yaratıcılığını kullanmamış olsa gerektir. Bu cümleyi söyledikten sonra başkaları Mevlana’nın cümlelerini bize aktarmaktan başka bir şey yapmamıştır.  

    Daha da ileri giderek size önerilen bir hayatı yaşaıyorsanız da, hayat boyuyunda "long play-back" yapıyor olabilirsiniz.  Ancak bu durumda şarkının sonu hiç de istediğiniz gibi bitmeyebilir.  Dünyayı değiştiren insanlara bakıldığında play-back değil, sadece kendi istediklerini yapan insanlar olduğunu da görürüz.  Ama nasıl yaşayacağınıza dair bir karar vermeniz gerekiyorsa, bunu sadece siz verebilmelisiniz.

    Yeni şeyler söylemekten de ileri olarak kendi dilimizi oluşturup kendi cümlelerimizi dış dil etkisinden uzakta kelimelendirmeye başladığımızda yaratıcılığın kullanılmaya ve sınırların ötelenmeye başladığını siz de kolayca görebilirsiniz, kendinizi hiç olmadığı kadar iyi hissederken.  

    Bu yazıdan sonra play-back, play-back olmaktan çıkacaktır. Daha da iyi anlaşılabilmesi için son cümle şu olabilir. “No Play-back, No copy-paste, please”.

    Cengiz Eren

    http://www.erenlp.com

    Kişisel Gelişim Posta NLP YazılarındanKGM Kişisel Gelişim Müteahhitliği Bir Kishileaks yazısı daha Üstün Dökmen Kişisel Gelişim Dergisi Röportajı

     

  • Seminer Katılım Formu

    Katılmak İstediğiniz Seminerleri İşaretleyiniz
    captcharefresh

    Powered by ChronoForms - ChronoEngine.com

    {jcomments off}

     

  • Tacizler Posta NLP Yazısı

    Tacizler görsel sözel dokunsalYaşanan Tecrübeler

    İnsan hayatını etkileyen en önemli bir çok tecrübe var. Bu tecrübeler yaşadığımız hayatı düşündüğümüzden daha fazla etkiliyor, biz pek farkında olmasak da. Bunlardan en önemli olanları ise, tacizler. Taciz dendiğinde akla hemen cinsel taciz geliyor, ama tacizler görsel, sözel, dokunsal, olabilir.


    Sözel tacizler. Çocuklukta yaşanan olaylar içinde sözle tacizler önemli yer tutuyor. Annenin, babanın, arkadaşların, öğretmenlerin söylediği cümleler kişinin hayatını sonrasından etkileyecektir. “Senden bir halt olmaz.” diyen anne ya da baba, “Salak mısın, bu soruyu çözemiyor musun?” diyen öğretmen, “Sen ne kadar tombulsun” “Sıska, bücür” diyen arkadaş, söyledikleri kişiyi taciz ettiklerinin pek farkında olmayabilirler.

    Görsel tacizler: Bakış veya davranışla bir çocuğun korkutulması görsel taciz sayılabilir. Anne, baba veya öğretmen çocuğa, ona kızdıklarını sözel olarak değil bakışları ile anlatabilirler. “Ben çocuğumu bir bakışımla mum gibi yaparım.” diyen anne ve babalar olduğunu biliyoruz. Aynı şekilde elini göstererek herhangi bir şey söylemeden tokat atabileceğini göstermek ya da “Beş parmak geliyor.” demek görsel-işitsel tacize girebilir.

    Dokunsal tacizler ise biraz daha farklılıklar gösterir. Şiddet, dokunsal tacizin bir çeşididir. Çocuk yaramazlık veya anne babaya veya öğretmene yanlış gelen bir şey yaptığında ona atılacak bir tokat, bir nesne ile eline ya da vücuduna vurulması, canının acıtılması, çimdiklenmesi veya kafasına vurulan darbeler veya saçlarının çekilmesi, dokunsal tacize verilebilecek örneklerdir. Dokunsal tacizin önemli ve yaygın görülen bir şekli de cinsel tacizdir diyebiliriz. Bir çocuğa yapılacak en büyük kötülük onun cinsel duygularının çok küçük yaşta uyandırılmasıdır. Dikkatsiz bir dokunuşla olabileceği gibi, kendisinden büyük çocuklar ya da kişilerin planlı olarak vücuduna ve cinsel organlarına dokunması ile de ortaya çıkabilir.

    Duygusal Kekemelik

    Yukarıdaki tacizler çocukta ileri yaşlarda da devam edecek “duygusal kekemelik” ortaya çıkarabilir. Tepkilerini gösteremez, duygularını anlatamaz hale gelen kişilerin hayatlarıındaki her içerik düşündüğünüzden daha fazla etkilenecektir.

    Bunların yapılmasının nedeni ise çocuğun uslu ve terbiyeli hale gelmesi, büyüklerin konforlarının bozulmamasıdır. Ancak sözle, davranışla, dövülerek terbiye edilmeye çalışılan çocuklar sindirilmiş hale gelecek ve büyüdüklerinde de bu tacizlere ait sonuçları yaşayacaklardır.

    Söylenenlere, davranışlara, dokunuşlara dikkat edilmesi ve en önemlisi de çocuğa kendisini korumasının öğretilmesi bu süreçleri tamamen ortadan kaldırmasa da azaltabilir. Size bunlardan hangileri uygulandı? Siz bunların hangilerini uyguladınız? Gözden geçirdiğinizde hala etkileri olduğunu farkedebilirsiniz. Bunu farkettiğinizde önemli bir değişim süreci yaşamanız gerektiğini söyleyebiliriz. Tabii ki karar yine sizin.

    Cengiz Eren

    htpp://www.erenlp.com

    NLP Uzmanı ve Eğitmeni

     

  • The Trial, Dava Orson Welles'in Kafka Yorumu

    dava, orson welles, kafka, nlp, cengiz eren.Ortson Welles Kafka  Dava

    Orson Welles'in çektiği ve kendisinin de avukatı oynadığı Dava filmi Kafka'nın aynı isimli kitabından uyarlanmıştır. Kafka'nın karamsarlığını ve zihninde yarattığı ortamı yaratmaya çalışmıştır Orson Welles.  Yurttaş Kane filminden sonra aforoz edildiği Hollywood'dan ayrılıp, bu filmi çekmeye çalışmış, parasız kaldığında küçük roller alarak film için para kazanmıştır.

    Bugünü özellikle Türkiye'de yaşanan davalarla da benzeştiği noktaların olduğunu seyrettiğinizde göreceksiniz. Başlangıçtaki kapı hikayesi ve Guard ve God arasındaki fonetik cinası önemli bulduğumu söylemeliyim.

     Joseph K.

    Joseph K. bir sabah suçlanır ve suçsuz olduğunu ispat etmeye çalışıri, çalışır, çalışır, çalışır.  Sonrasında kurtulmaya çalışır, destek arar, avukat arar ve direnci kırılır.  Karanlık içinde ve sıkıcı bir ortamda suç, adalet, yargıç, avukat ve de kadınlar bağlamında dava anlatılmaktadır. Suçlanmak ve sonrasında insanların kişinin suçlu olduğunu yüzünden anlaması,gibi noktalarla önemli mesajları da aktarmaktadır.

    Anthony Perkins

    Anthony Perkins'in önemli performanslarından biri olan Dava filminde Romy Schnieder, Elsa Martinelli, Akim Tamiroff gibi önemli isimler yer almaktadır, yönetmenliğini Orson Welles'in yaptığı filmde.

    Yurttaş Kane ve Dava

    Orson Welles bu filmi ile belki de Hollywood'u kendisini Yurttaş Kane filmi ile suçlamasına bir cevap olarak da çekmiş olabilir. Suçum neydi? ben de bilemedim mesajı, filmdeki mesaj ile aynıdır.

    Bugün yaşanan mantıksız durumları, rüyada yaşanan kabus içeriğinde aktaran bu filmle kavramak kolaylaşmaktadır. Sistem sizi her zaman sorgulayabilir ve suçlayabilir.

    Filmi seyredebilirsiniz.

    Cengiz Eren

    NLP Uzmanı ve Eğitmeni

    http://www.erenlp.com

     

    .

     

     

  • Uyarılar, Bayram ve Trafik Kazaları

    Trafik Kazaları otobüs taksi

    Bayram ve Trafik Kazaları

    Bayram Geldi ve geçti. Aile içinde bayramlaşmalar, el öpmeler, küçük çocukların topladığı paralar, yenen dondurmalar. Birçok kişi hem tatil yerlerine ve hem de memleketlerine gitti. Ama bazıları hiç dönemeyecek ve bazıları da bayramı ve sonrasını hastanelerde geçirecek.


    Bayram ve Uyarılar

    Bayram öncesi o kadar çok uyarı yapıldı ki, “arabanızı dikkatli kullanın, trafik kurallarına uyun, yolların kralı olmaz, kuralı olur, trafik hayattır” ve benzeri sloganlar ortalıkta dolaştı, havalarda uçuştu. Bunlar herkesin zihnine bir şekilde yerleşti.

    Kaza İstatistikleri

    “Türkiye'de son 10 yılda idari olarak uzatılmasıyla birlikte 125 günü bulan Ramazan ve Kurban bayramları tatilllerinde toplam 29 bin 573 trafik kazası meydana geldi. Bu kazalarada 1457 kişi öldü, 61 bin 998 kişi de yaralandı. Verileri Emniyet Genel Müdürlüğü açıkladı.

    Bu uyarıcı bilgiler ve bu istatistik sonuçlarla yola çıkan insanlar ne düşünebilir ki? Trafik tehlikeli. Bu ise, Türkiye'de trafiğin tehlikeli olduğuna dair varolan inancı biraz daha güçlendirecektir. Güçlenen bu inanç, farkında olmadan korku yaratacak ve yola çıkacak kişiler tedirgin olarak kullandıkları arabalar yüzünden daha fazla yorulacaktır.

    Trafiğin Tehlikeli Olduğuna Dair İnançlar

    Aynı zamanda tehlikeli olduğunu düşündüğünüz trafik içinde çok kalmak ister misiniz? Tabii ki hayır. Uzun yollarda varolduğuna inanılan trafik kontrolları yüzünden uzun yolda kurallara uyarak araba kullanırken, kontrolun azaldığı şehire yakın çevre yollarında trafikte daha az kalmak için daha fazla sürat yapar hale gelecekler ve yorgunlukla da birleşince kaza ihtimali artacaktır.

    Yapılan uyarılar, yayınlanan kaza istatistikleri insanları gerçekten uyarmakta, sürücüler ve yolcular bir an önce gidecekleri yere ulaşıp, tehlikeli olduğuna inandıkları trafikten kurtulmaya çalışırken hayatlarını kaybedebileceklerdir.

    Halbuki araba ile seyahata gitmenin amacı, gülmek, eğlenmek, yakın akarabaları görmek ve tatil yaparak iyi hissetmektir. Ancak yapılan uyarılar bu durumu değiştirmekte sürücüler “bi'an önce” gidecekleri yere ulaşmaya çalışırken, hayatlarını kaybetmek, yaralanmak ve yakınlarının üzülmesine neden olacaklardır. Bilinmesi gereken "bi'an önce"  "bir anda" olan kazaya dönüşebilir.

    Terörün de, ölümün kutsanmasının da bu kazalar üzerinde etkisi olduğu bilinmelidir. Son dönemde artan kazalar ve intiharlar arasında terörün ve şehit haberlerinin de önemli bir etkisi olduğu düşünülmelidir.

    Gerçek gündem sitesinin haberine göre:

    Kazalar

    “Geçen cuma akşamından itibaren bayram tatilinde meydana gelen kazalarda toplam 64 kişi yaşamını yitirdi, 379 kişi yaralandı.

    DHA- Ramazan Bayramı'nın 3'üncü gününde meydana gelen kazalarda 6 kişi öldü, 30 kişi yaralandı. Böylece geçen cuma akşamından itibaren bayram tatilinde meydana gelen kazalarda toplam 64 kişi yaşamını yitirdi, 379 kişi yaralandı.

    DHA muhabirlerinin bildirdiği haberlere göre, bugün Ramazan Bayramı'nın son gününde, 9 kentte kaza meydana geldi. Bugün saat 16.00'ya kadar İzmir, Sakarya, Antalya, Kocaeli, Şanlıurfa, İstanbul, Adıyaman, Çorum ve Bursa'da meydana gelen kazalarda 6 kişi öldü, 38 kişi yaralandı.

    Bayram tatili sırasında gün gün kaza bilançosu ise şöyle: 23 Haziran Cuma: 1 ölü, 20 yaralı; 24 Haziran Cumartesi: 26 ölü, 128 yaralı; 25 Haziran Pazar: 15 ölü, 103 yaralı;  26 Haziran Pazartesi: 16 ölü, 90 yaralı.

    Kaynak: Bayram kazaları bilançosu: 64 ölü

    Keyifle Dönebilmek

    Henüz bayram tatili bir çok kişi için devam ettiğine göre, dönüşler hafta içinde de devam edeceğinden, kaza sayısı da artacaktır. Yola çıkacakların korku ve tedirginlikten uzak araba kullanmaları, her 100 km'de bir küçük su içmeleri, yoruldukları ve özellikle enselerinde ağırlık hissettiklerinde ilk mola yerinde 15-25 dakika arası ihtiyaç molası vermeleri, kazaları büyük ölçüde azaltacaktır. Tedirginliğiniz varsa, korkuyorsanız, lütfen trafiğe çıkmayın.

    Uyarılar zihnimizde korku yaratıyorsa, uyarıldığımız yönün tersine bir sonuç ortaya çıkar. Keyifli sürüşler diliyorum.

    Cengiz Eren

    28 Haziran 2017 Kozyatağı

    Hurriyet Haberi

    Uyarılar

    Annesi 4 yıl önce vefat eden Altan’ın cenazeye katılan babası İsmail Sabahattin Altan ise “Motoru kazadan birkaç gün önce almıştı. Sürati severdi. Bodrum’a giderken Erdek’te benim yanıma uğradı. Ona ‘Çok hızlı gitme, kendine de başkasına da zarar verirsin’ dedim. İçime doğdu herhalde. Çok hız yapardı çünkü” diye açıklamada bulundu.

     

     

  • Yorumsuz

    NLP'nin Nur'o Linguistic Programming olarak kullanım örnekleri !!!

     Etkili Sözler Sitesi

    Kişisel gelişim konusuna bütün dünyada 7'den 77'ye herkesimden insan ilgi gösteriyor ve yararlanmaya çalışıyor. "Başarı teknolojileri bilimi" olan NLP'nin, İslâmiyet'in özüyle de çok ilginç benzerlikleri olduğu belirtilmektedir. Türkiye'deki kişisel gelişim uzmanlarından Oğuz SAYGIN bu konuda, "Her davranışın altında pozitif bir amaç vardır, diyor NLP. Anlatılmak istenen, kişinin davranışı olumsuz da olsa, amacının kendine göre pozitif olduğudur. O zaman şunu düşünüyoruz: 'Karşımızdaki insan hangi pozitif amaçla yaptı bu hareketi?.. İyi bir iletişim kurmak için böyle düşünmek lâzım. Bu İslâm'da hüsn-i zan etmek gibidir. NLP teknikleri ile bizim manevi inançlarımız arasında çok yakın bir ilişki var. Çünkü 1400 sene önce bize söylenen doğrularla Amerikalıların yıllarca uğraşarak buldukları doğrular arasında çok yakın bir benzerlik var. Hadis-i Şeriflerde yazan bütün güzellikleri, insanlar yıllarca uğraşarak sistemleştiriyor... Mesela NLP'nin 'başarısızlıklar yoktur, sadece sonuçlar vardır' ilkesi, umudun asla bitmemesidir. Bu teknik tanımlama da bizim dinimizde olan bir düşünce tarzıdır..." demektedir.http://www.etkilisozler.com/kisisel_gelisim/kisisel_g3.html

     Yeni Asya Sitesi

    Risâle-i Nur’u incelediğimizde bir yönüyle de muazzam bir NLP, yâni, rûh/duygu, zihin, zekâ, ferdî/bireysel gelişme teknikleri öğretisi olduğunu görürüz. Hemen her paragrafında psiko-fizyo-sosyal bir sır, ince bir hakikat, tâbiri caizse, NLP’lik bir prensip serpiştirilmiş olduğunu söylemek mübalâğa sayılmaz. Zîrâ, o, yalnız cüz’î/basit bir tahribâtı, küçük bir evi tâmir etmiyor. Bütün insanlığı ilgilendiren genel bir tahribâtı ve İslâmiyeti içine alan dağlar büyüklüğünde taşları bulunan bir kaleyi tâmir ediyor. Yalnız özel bir kalbi ve has bir vicdânı düzeltmeye çalışmıyor. Bin seneden beri tedarik ile biriktirilen bozucu felsefik akım ve cereyanlarla dehşetli yaralanan insanlığa ait genel bir kalbi ve düşünceleri tamir ediyor. Herkesin ve özellikle inançlı halk tabakasının dayanak noktası İslâmî esaslar, düşünceler, hüküm ve ibâdetlerin kınlmasıyla, bozulmaya yüz tutan genel vicdânın geniş yaralarını Kur’ân’ın mu’cizeleriyle ve îmânın ilâçlarıyla tedâvi etmeye çalışıyor. http://www.yeniasya.com.tr/2003/03/29/yazarlar/alifersadoglu.htm

    Dehr2000 Sitesi

    Özet  olarak  NLP

     böyle  bir  yöntem .    NLP   ile   DUA  ve  ZİKR   hakkında    daha     geniş    bir     bilgiyi  ,

    Allah  nasip  ederse  gelecek  yazımızda  sunmaya  çalışacağım..... http://dehr2000.sitemynet.com/degisim.htm

     BISMILLAHIRRAHMANIRRAHIM
    1-HER SEYI YARATAN RABBININ ADIYLA OKU
    2-INSANI PIHTILASMIS KANDAN YARATTI
    3-OKU,SENIN RABBIN SONSUZ BIR KEREM SAHIBIDIR
    4-CUNKU O,KALEM ILE YAZIYI OGRETTI
    5-INSANA BILMEDIGI SEYLERI BILDIRDI
    6-AMA,KAFIR INSAN AZGINLIK EDER
    7-KENDISINI MUSTAGNI GORMEKLE
    8-EY INSANLAR,DONUSUNUZ SUPHESIZ RABBINIZEDIR...

    ALAK SURESI

    NLP(NORO LINGUISTIK PROGRAMLAMA):
    NORO:Zihinsel ve dusunsel yasamimizi nasil duzenledigimizle ilgilidir.
    LINGUISTIK:Dili nasil kullandigimiz ve dilin bizi nasil etkiledigi hakkindadir.
    PROGRAMLAMA:Tekrarlanan davranis dizilerini ve nasil amacli hareket ettigimizi aciklar.
    NLP baglantilarla ilgilidir,yani bizi diger kisilerle,dunyayla ve manevi boyutla iliskilendiren dusuncelerimiz,konusmalarimiz ve edimlerimizle ilgilidir.
    NLP,21. yuzyilin basari biliminin yeni teknolojisidir.NLP mukemmellik sanatidir.NLP bireyin isteklerini elde etmesine imkan veren bir dusunce,uygulama ve davranis tarzidir.NLP sonuclarla ilgilenir.NLP,sahip oldugu sistemler yardimiyla,istenilmeyen durumlardan arzu edilen durumlara yapilan yolculugu sonuclandirir.
    NLP bir pozitif dusunce sistemi,bir bilimdir.Bilimdir,cunku NLP'yi olusturan bir cok calisma,uzun suren arastirmalar sonunda ortaya konmustur.NLP bir sanattir cunku mukemmeli yakalamis,konusunda dahi insanlarin o sonuclara nasil vardigini modelleyen bir ustalik isidir.NLP teknolojidir cunku,istenilen sonuclari gerceklestirecek dusunceleri,sistemleri ve teknikleri vardir.
    NLP,herhangi bir insan bizim istedigimiz sonuclari uretmisse,o insani modelleyerek,nasil yaptigini kesfederek,ayni sekilde bizimde ayni sonuclari uretecegimizi,istedigimizi yapabilecegimizi gosteren mukemmel bir sistemdir.Dolayisiyla istedigimiz sonucu bir baskasi elde etmisse,biz de bu sonuca ulasmanin yolunu ogrenebiliriz.
    NLP'ye baslarken atacagimiz her adimin ALLAH rizasi icin oldugunu bunun bize neler kazandiracagini ve en onemlisi bir hedefimiz olmasi gerektigini bilmemiz gerekiyor.Her konuda oldugu gibi BISMILLAHIRRAHMANIRRAHIM ile atalarimizin bize miras biraktigi bu ilmi ogrenmeye baslayabiliriz..... http://paid24.web4lose.de/forum/viewtopic.php?t=1243

     Kişisel Başarı com Sitesi

    Üçüncü Bölüm: Son Ders

    Hastalıkların bile birer öğretmen, birer vaiz olduğu hayatta, hiçbir şeyin hiç kimsenin öğretmenliğini küçümsemeyin. Nietzche için hastalık, ruhun sporuydu. Stefan Zweigh için hastalığın ızdırabı bilgiçliğin kapısıydı. Said Nursi için hastalık, karanlık bir dönem değil, herşeyin daha iyi görülmesini sağlayan bir aydınlıktı. O’na göre hastalık bile insanın emrindeydi. Çünkü düşünceyi doğuruyor, fazlalıklardan arındırıyor, ufku berraklaştırıyor, hata ve günahlara karşı pişmanlığı harekete geçiriyordu.

    Browning’in dediği gibi nefsi ile savaşmayan adam değerli bir adam değildir. Insan en büyük zaferleri kendisi ile savaşa tutuştuğunda kazanabilir.

    Kalbinizle ve işinizle Allah’a dayanın. Bunun adı duadır. Büyük piyanist Pederewski, tükenmez enerjisini şöyle açıklamıştı:: “Duadan önce sadece çıraktım. Ben dua ile ustalaştım.” Demek işinizde bir duadır. Işinize verdiğiniz önem, onu en iyi şekilde yapmak için göstereceğiniz gayret ve temiz bir kalple Allah’tan neticeyi istemek duadır. Duasız bir adam olmayın. http://www.kisiselbasari.com/Articles.asp?action=Read&aid=711

    Başarı Yolu Sitesi

    Gençler için bir kaç kelamım olacak; Bir pergel gibi bir ayakları sabit (bizim geleneksel düşünme biçimimizde) bir ayakları ise sonuna kadar açık olmalıdır diyorum. Mevlana'yı, İmam-ı Rabbani'yi, Gazali'yi, Molla Sadra'yı, Said Nursi'yi bilmeden, okumadan onların anlam dünyasının köklerine inmeden Anthony Robbins'ten, NLP teknolojisinden, Reiki'den, yogadan medet ummak boşuna olacaktır. İslam düşüncesinin temel paradigmalarını, kendi kültürel kimliklerini tanımadan dışarıdan ithal bilgi ve uygulamalar hazımsızlık yapacaktır. Davranışçı psikoloji insanı bir etki-tepki mekanizması olarak algılar. Bu da benzer koşulların oluşturulması yoluyla her insanın davranışlarını kurgulanabileceği, standartlaştırılabileceği anlamına gelir ki bir başarı teknolojisi olarak kişisel gelişimdeki yerini almıştır. Yaradılış ve fıtrat açısından baktığımızda her şey gibi her insan da biriciktir, kendine özgüdür. Dolayısıyla bir insan için geçerli olan başarı ve gelişim prensipleri diğer bir insan için geçerli olmayabilir, hatta zarar verebilir. Bu nedenle "insani gelişim" her bir insana özgü ayrı bir modeli gerektirir. Ama ortak paydaları ihmal etmeden, fıtratın ortak dilini göz ardı etmeden. İşte bu yüzden kişisel gelişim kültüründen alacağımızı alarak bedeni ve ruhu gözeten, Dünya'ya ve Ahirete bakan, emeği ve kaderi yerli yerinde takdir eden bir “insani gelişim”e şiddetle ihtiyaç vardır. Bu konuda zihinsel mesai sarf edecek kanaat önderlerine olan ihtiyaç da orta yerdedir... http://www.basariyolu.com/tr/genel.asp?durum=acik&id=846

    Yeni Asya Sitesi

    Risale-i Nur’un, Kur’an, Hazret-i Peygamber (a.s.m.), Hazret-i Ali (r.a.) ve Gavs-ı Azam (k.s.) gibi sönmez ve söndürülemez güneşlerden aldığı enerji ile bu asırda Kur’an medeniyetini ihya edecek bir kaynak ve bu sağlam dayanaklarından dolayı sönmez ve söndürülemez olduğuna inanıyoruz. Külliyattan aldığımız enerji ile bu inancımızda en ufak bir şüphe taşımıyoruz. Buna inanmayanları itham hakkımız olduğunu da düşünmüyoruz. Ancak günümüz insanının ihtiyaçları doğrultusunda Mantık, Belagat, Usul ve Kelam gibi ilimlerin yanında pek çok fen ilimlerinin hazmedilmiş ve süt şeklinde asrın insanlarına sunulmuş olduğunu düşünüyoruz.

    Bu anlamda temel yaklaşımı modelleme olan NLP için Risale-i Nur engin bir hazine gibidir. Kullanılan hipnotik dil kalıpları Milton Ericson’u bile büyüleyecek mahiyettedir. Günümüz iletişim teorileri çerçevesinde istifade edildiğinde Risale-i Nur’un dili insanlığa ışık tutacak ve dünya iletişim dili olabilecek özellikler bulundurmaktadır. http://www.yeniasya.org.tr/index.asp?Section=Enstitu&SubSection=EnstituSayfasi&Date=06.08.2004&TextID=786

    Zoradam Sitesi

    Zihin-beden bütünlüğüne dayalı tıp anlayışının kullandığı metotlar içinde, kontrollü hayal kurma veya zihinde canlandırma, hipnoz, sinir dili programlaması (NLP), grup halinde sohbetle tedavi, davranış terapisi, algılamanın yeniden yapılandırılması, ferdî psikoterapi, stres yönetimi, aromaterapi, olumlu düşünce telkinleri, halka formunda gerçekleştirilen beden hareketleri, müzik ve sohbet meclisleri yer almaktadır. Bediüzzaman'ın Hastalar Risalesi; zihin-beden bütünlüğüne dayalı yardımcı iyileştirici teknikleri ihtiva eden, hem yan etkisi olmayan, hem de faydası kesin olan önemli bir eserdir.http://zoradam33.sitemynet.com/Dost/id8.htm

    Zihin-beden bütünlüğüne dayalı tıp anlayışının kullandığı metotlar içinde, kontrollü hayal kurma veya zihinde canlandırma, hipnoz, sinir dili programlaması (NLP), grup halinde sohbetle tedavi, davranış terapisi, algılamanın yeniden yapılandırılması, ferdî psikoterapi, stres yönetimi, aromaterapi, olumlu düşünce telkinleri, halka formunda gerçekleştirilen beden hareketleri, müzik ve sohbet meclisleri yer almaktadır. Bediüzzaman'ın Hastalar Risalesi; zihin-beden bütünlüğüne dayalı yardımcı iyileştirici teknikleri ihtiva eden, hem yan etkisi olmayan, hem de faydası kesin olan önemli bir eserdir. http://www.sizinti.com.tr/konu.sizinti?SIN=377164a936&k=320&1491976947

    Zaman Gazetesi

    Çaresiz kal, özgüvenin artsın!

    Modern Robinson Crouse’lar ıssız bir adada değil, şehrin kalabalık meydanlarında parasız, kimliksiz, telefonsuz kalıyor! Geri dönmek ve kendilerini kanıtlamak için yalnızca birkaç saatleri var. Bir süreliğine bedenleri ve benlikleri dışında ne bir tanıdıkları ne de kendilerine ait malları var. Tek sermayeleri benlikleri. Bir anda her şeyinizi kaybettiğinizi düşünün; ne yaparsınız? Bu, Amerika’da bir yarışma programı formatı. NLP uzmanı Yahya Hamurcu da olumsuz şartlarda ayakta kalabilmeyi ve kendilerinin farkına varmaları için bu yarışma formatını bir eğitim olarak öğrencilerine uyguluyor. http://www.zaman.com.tr/?bl=turkuaz&alt=haberler&trh=20050220&hn=147404

    Hikmet net sitesi

    Bu yıkımın insanda meydana getirdiği boşluğu doldurmaya aday yeni bir meslek veya uzmanlık alanı ortaya çıktı: kişisel gelişim... İnsanlara hayatın her alanında rehberlik yapacak, onlara mutluluğun ve başarının sırlarını öğretecek bir meslek... Bu meslek; kişinin kendini tanımasını, hareketlerini ve alışkanlıklarını incelemesini, zihin ve hayalin nasıl çalıştığının anlaşılmasını konu edinen psikolojiye dayanmaktadır. Bundan dolayı bu alanda çalışanlar; psikanaliz, psikoterapi, pozitif düşünce, psiko-sibernetik ve sinir dili programı (NLP) gibi teknikleri kullanmaktadır. Mutluluğu ve başarıyı arayan insanlara, kendini geliştirmesi ve ilerletmesi halinde, arzu ettiklerine ulaşabilecekleri vaad edilmektedir. İddiaları şudur: "Hayatınız değişecek, asla aynı problemlerle uğraşmayacaksınız. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Yeter ki içinizdeki gücü açığa çıkarın. Pozisyonunuz ne olursa olsun, sahip olduğunuz becerileri geliştirmediğiniz ve yenilerini eklemediğiniz sürece istediğiniz ilerlemeyi sağlayamazsınız." Onlara göre iş hayatında tercih edilmeyi sağlayan ve önemi giderek artan beceriler ise şunlardır: Etkin problem çözme ve proje geliştirme, iletişim-arz ve ikna becerileri, zamanı verimli kullanma, strese karşı dayanıklı olma, kişisel motivasyon sağlama, birlikte çalıştığınız iş arkadaşlarınızla uyum sağlama, yaptığınız işlerde özgüven sahibi olma...

    Dünya bugün her şeyden fazla güzel ahlâklı insanlara muhtaç... Ahlâk, insanın davranışlarıyla alâkalı birtakım düsturları ihtiva eder. Sözle ve fiille kimseye eziyette bulunmama, kendine eziyet edenleri görmeme, görse de unutma, fenalıklara iyilikle muamelede bulunma, öfkesini, şiddetini gömebilme, aldatılsa dahi kimseyi aldatmama, sadakat ve istikametten ayrılmama, menfaatini başkalarının menfaatine feda etme, karşılığında bir menfaat beklemeden hayır işleme, insanlara tatlı dilli, güler yüzlü, hoşgörülü olma, hatasını yüzüne vurmama, ayıbını teşhir etmeme, hediyeleşme, selâmlaşma bu düsturlardan bazılarıdır. İnsanlar arası ilişkileri geliştiren ve toplum düzenini sağlayan bu prensiplere Hz. Muhammed (sas) kadar riayet eden ve insanlara güzel ahlâkı tavsiye eden ikinci bir insan gösterilemez. O'na (sas), insanları cennete taşıyan amellerin başında nelerin geldiği sorulduğunda, "Takva ve güzel ahlâktır." demiştir. "Bana en sevgili olanınız, ahlâkça en güzel olanınızdır.", "Müminin mizanında güzel ahlâktan daha ağır basan bir şey yoktur.", "Müminler arasında imanca en kâmil olanı, ahlâkça en güzel olanıdır.", "İyilik, güzel ahlâktır.", "Sevdiğiniz şeylerden sarf etmedikçe güzel ahlâka erişemezsiniz.", "İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. Birbirinizi sevmeye yardımcı olacak şeyi haber vereyim mi? Aranızda selâmı yaygınlaştırın.", "İnsan ibadet u taatla katedemediği mesafeleri ahlâk-ı hasene ile alır.", "Teraziye konulacak ilk şey, güzel ahlâktır." gibi insanı yücelten pırlanta sözler de Efendimiz (sas)'e aittir. O, ne karşısına dikilip "Âdil ol." diyene, ne arkasından cüppesini çekip eziyet edene, ne yüzüne toz toprak saçıp hakaret savurana, ne de zevcesine iftira edene gönül koymuştur. Hattâ hastalandıklarında gidip onları ziyaret etmiş, öldüklerinde cenazelerini teşyide bulunmuştur. İnsan-ı kâmil olmanın sırlı formülü budur. Bu ahlâka sahip olan bir kişi, neyi problem görür, kime öfkelenir, kimden korkar, kimler ona dost olmaz ve kimler onun yardımcısı olmaz ki? Neticede, batıl yolla hakka hizmet edilemeyeceği gibi, yapmacık davranışlarla da insanı yüceltemeyiz. Kişisel gelişim, kişiye başkalarını ezip geçme pahasına da olsa, menfaati gereği başarıya ulaşma, karşısındakine suni bir güler yüz ve sempati gösterebilme, olduğundan daha fazla güçlü görünme gibi olumsuz sonuçlara yol açabilmekle birlikte motivasyon sağlama, belli bir hedefe yönelme, ekip çalışması yapma, zamanı iyi kullanma ve plânlı çalışma gibi olumlu davranışlar kazandırabilmektedir. Ancak kişi iyi ahlâklı olmadıkça, ne halk katında ne Hak katında yücelebilecek, ne de toplumun problemlerini çözebilecektir. Bundan dolayı, önce insanlara iyi bir ahlâk eğitimi verilmeli, sonra gerekirse kişisel gelişim teknikleriyle kişilik desteklenmelidir. http://hikmet.net/a.page/a.53786.html

    Yeni Asya Sitesi

    YASEM eğitimlerine ilgi büyük

    Yeni Asya Sürekli Eğitim Merkezi (YASEM) tarafından düzenlenen eğitimler Ankara’da devam ediyor. “Dünya okulundan hayat dersleri devam ediyor” parolası ile Türkiye’nin değişik illerinde düzenlenen programlara Ankara’da da devam edildi.

    Eğitici Eğitimi, Hafıza Geliştirme, NLP Tanıtımı, Olumlu Düşünce İle Hayatını Yönlendirmek, Anlayarak Hızlı Okuma, Seminer Hazırlama ve Sunum Teknikleri başlıkları altında düzenlenen programlara Türkiye’nin farklı illerinden katılımlar oldu.

    İki gün süren programların ilk gününde Eğitici Eğitimi, Hafıza Geliştirme, Anlayarak Hızlı Okuma ve NLP Tanıtımı seminerleri düzenlendi. http://www.yeniasya.com.tr/2004/10/12/kultur/butun.htm

     Yeni Ümit Sitesi

    NLP (Neurro-Linguistic Programming) beyin dili programlaması‎ anlam‎ında kullanılan ve dünyada çok yayg‎ın olan bir ki‏şisel geli‏şim alan‎ıd‎ır. Ülkemizde son y‎ıllarda kurs, seminer ve sertifika programları‎yla yay‎ılan kiş‏isel geli‏şim faaliyetleri, esasen ِ önemli bir kalite arayışı‎‏‎n‎ın eseridir. Ancak ne yazı‎k ki Türk insanı‎, bir çok konuda olduğu gibi, “NLP” ve “Kişisel Geliş‏im” alanları‎nda da “bilgi mağduriyeti”ne uğramıştır..

    NLP (Neuro-Lenguistie Progra‎ming), “Sinir Dili Programlaması” anlam‎ındadı‎r. Richard Bandler ile John Grinder tarafindan psikoterapi ile retorik alanlar‎ının ilkelerinden yararlanarak geliştirilen bu yِöntem, Batı’da genellikle psikoterapi, psikoloji, antropoloji vb. alan uzmanları‎nın kontrolünde geli‏şmi‏ştir.

    Bunun yanında NLP kitaplar‎ında, dinî muhtevadan bahsedilmeden ve dinî bir referans verilmeden “duanın gücü” veya “inancı‎n sağlığa yararları” (Peale, 1998) gibi konularda tavsiyeler yer almaktad‎ır. Buralarda da genellikle herhangi sahih bir inançtan ve bu inanca bağlı duadan söz edilmediği söylemeye herhalde gerek yoktur. Aslı‎nda NLP, Kiş‏isel Gelişim alan‎ını‎n sadece bir bölümünü oluş‏turmaktad‎ır. Ki‏şisel Gelişim, toplant‎ı sanatından, sağlıklı ya‏şamaya, beslenmeden, ders çalışmaya, mutlu olmadan, zaman‎ kullanmaya kadar birçok konuyu kapsamaktad‎ır.

    Türkçe’de bu alanda yazı‎lmış olan Ki‏şisel Geli‏şim, Motivasyon, Ruhsal Gelişim, NLP gibi kitapların yerli versiyonlarında yazar, önceden nası‎l baş‏arısı‎z ve yeteneksiz olduğunu ve bu kitaplar sayesinde mutluluğu nası‎l yakaladığını anlatırken, seminerlerine kat‎ılan dinleyicilerin görüş-lerinden de al‎ıntı‎lar yapar. Bu tür eserlerde “Kentucky Fried Chicken efsanesi” ve Sanders’in hikâ- yesi ile, Abraham Lincoln’ün hayat hikâyesi gibi hikayeler ibret nazarlar‎ına sunulur. Kiş‏isel gelişim kitaplarında hemen her uzman, kendine gِöre say‎ısal ve simgesel teoriler oluşturur: 7A kural‎ı, 5D Kural‎ı, 3 İlke Kuralı‎, 8 Yetenek Kural‎ı, Ustalığın 5 Anahtarı vb...
    Kaba bir genelleme ile, bu kitapların zararlı, hattâ faydasız olduğunu ve her açıdan bilimsel temellerden mahrum olduklarını iddia edecek değiliz. Fakat, her bir zararlı veya faydasız şeyde faydalar görmek mümkündür. Önemli olan, herhangi bir şey gibi, bu kitapların hey’et-i umumiyesidir. Ayrıca, bu kitaplarda yaşanmayan süreçlerin aynen aktarılması, bu süreçleri, kendileriyle alâkasız zeminlere aktarma, başka atmosfer ve şartların ortaya çıkardığı problemleri herkes için şahsîleştirme ve “millîleştirme” gibi tavırların doğru olmadığını söylemeliyiz. http://www.yeniumit.com.tr/konu.php?konu_id=26&yumit=bolum2

    Bu hususta bize düş‏en en önemli vazife, öncelikle insanımızı millî ve mânevî değerlerinden kaynaklanan ve tamamen kendi kültürümüze ait bulunan bilgilerle donatmaktır. Bu maksatla, temel İslâmî esaslar ekseninde, insanı‎mı‎za muhtaç olduğu ahlâkî ve manevî değerleri kazandı‎rmak büyük önem arz etmektedir. Ülkemizde gerçekleş‏tirilecek kişisel gelişim çal‎‏ışmalar‎ında, Batı‎ kaynakl‎ı ve Uzakdoğu kِökenli yayınları‎n ş‏ablonlar‎ına itibar etmeden, her kültürün kendine özgü telâkkilerinin bulunduğu gerçeğinden de hareketle, bize has ve bize ait değerler üzerinde durulması bir zarurettir. Bu tür çal‎‏ışmaları‎ geliş‏tirmek ve bunlar‎ı, mant‎ığını‎ ve ‏şematik yapı‎sı‎nı‎ kendi gerçeklerinden alan bir alternatif arayış‎‏ olarak ortaya koymak, insan‎ımızın öz güven duygusunu da pekiş‏tirecektir.

    İnsanı zübde-i âlem olarak gören, hattâ âlemi, bir açıdan insanın kendi benliğini keşfetmesi adına değerlendiren anlayış bizdedir; insanın gerçek manevî anatomisi bizde çıkarılmıştır; onun gerçek mutluluğunun şaşırtmaz yolu bizde çizilmiş ve bu yol, asırlarca yüzbinler tarafından izlenen bir şehrah halini almıştır. Önümüzde kaç asra dayanan tecrübeler birikimi vardır. Öyleyse, evimizin temelindeki hazineyi binlerce kilometre uzakta aramak ve sonra da hazine adına kalp, sahte ve yanıltıcı, hem de çürümüş gömülere takılmak niye? http://www.yeniumit.com.tr/konu.php?konu_id=26&yumit=bolum3

    STV Haber Sitesi

    ÇÖL ASLANI, ÇİZGİ ROMAN KAHRAMANI OLDU
    Teksas, Tommiks, Mister No derken artık kitapçı raflarında Ömer Muhtar’ın çizgi romanına rastlıyoruz. “Çöl Aslanı”nın maceraları bundan böyle her ay yenilenerek yayınlanacak. Onu Malcolm X, Şeyh Şamil, Said Nursi gibi isimler takip edecek. Çizgi filmlere karşı hakimiyetini yitirse de çizgi romanların her dönemde müdavimi bulunur. Adem Özbay da bu düşünceden hareketle kahramanların da maceraların da ‘gerçek’ olduğu çizgi romanlar hazırlıyor. Özbay, projenin hem fikir babası hem de senaristi. Batman, Superman gibi çizgi romanlarda aslında var olmayan karakterlere yer verildiğini, çoğu çizgi film figürününse cinsiyetinin veya türünün belli olmadığını söyleyen Özbay, Barış Manço’nun deyimiyle ‘kısa boylu yurttaşlar’a doğru örnekler sunmanın peşinde. İşte bunun için çizgi roman serisi, Ömer Muhtar, Malcolm X, Aliya İzzetbegoviç, Said Nursi, Şeyh Şamil, Cevher Dudayev, Muhammed Ali, Yaser Arafat ve Ebulfeyz Elçibey’den oluşuyor. Serinin sonunda ise Adem Özbay’ın bir sürprizi var. “Ne de olsa çizgi roman fantezi işi.” diyen Özbay, son sayıda, serideki tüm karakterleri bir macera içinde toplayacak.

    Kahramanların maceraları, hayat hikâyeleri taranarak oluşturuldu ve diyaloglara varana kadar olayların neredeyse tamamı gerçek. Gerçeğe sadık kalma çabasında kaynak yetersizliği Özbay’ı zorlamış. Öyle ki, “Ömer Muhtar hakkındaki bilgileri İtalyan kaynaklarından, Libya’ya gidenlerin tuttuğu günlüklerden edindik.” diye konuşuyor. Bu bilgiler, pedagog rehberliğinde öyküleştirildi ve çocuk diline uyarlandı. İleride bu kahramanların boyama kitapları, çıkartmaları, oyuncakları olacak, bir sonraki aşamaysa belgesellerinin çekilmesi. Nihai amaç, elbette bu konu etrafında çizerinden prodüktörüne, pazarlamacısından yönetmenine bir sektörün oluşması. Gerekli altyapı kurulduktan sonra Özbay’ın gönlünde yatan, bu isimlerin ve son olarak da Hz. Peygamber’in hayatının uzun metrajlı filmlerde canlandırılması. Bunun için de çoğu kez sanıldığının aksine, her imkana sahip olunduğunu söylüyor. “Padişahlarımızdan tutun halk kahramanlarına, sahabelere kadar bizim kahramanlarımız, konularımız var. Sponsor bulunur, teknik imkan da var, sadece girişimcilik eksik.” http://www.stvhaber.net/index.php?khide=1&ghide=1&sec=16&hid=5203

    Moral Sitesi (Moral FM)

    Şu halde, meydan okuyamayız, güçsüzüz ve Yaratıcıya muhtacız. Evrenin Sahibine inanıp dayananlar, evrene meydan okuyabilirler. Donan suyun çelik boruyu patlatabilmesi; yumuşacık bitki köklerinin taşları delip geçebilmeleri kendi kudretlerinin eseri değildir.

    Biz insanlar, gaflete kapılıp Evrenin Sahibine meydan okursak, dünya sırtımıza bindirilecektir. Gerçek açıktır: Yaratıcı yaratmasa, gözlerimizi bile kırpamayız, bir damla suyu yutamayız. Gurur ve bencillik, aklımızı köreltmemelidir.
    Hayata sımsıkı, inançla ve ciddiyetle sarılmalıyız. Bir karınca nasıl ciddi yaşarsa hayatı, biz de hayata en az o kadar ciddi bakmalıyız. Evrenin Sahibinin çevirdiği çarkların içerisinde ilerliyoruz. Hayatta eğlenmeye yer var; ama, alaya ve küçümsemeye yer yoktur.

    http://www.moraldergisi.com/yazilar.php?s_id=20&id=mbozdag

    Asıl hedefimiz mutlu bir dünya yaratmak. Tanrı da böyle istiyor. Herkesi mutlu görmek istiyor. Onun için bizi yaratıyor. Onun için bir anlam veriyor. Bir bilgenin çok meşhur bir lafı vardır. 'Doğan her çocuk Tanrı'nın insanlardan hala umut kesmediğinin bir temsilcisidir.' der. Ben buna katılıyorum. ''Doğan herkes bu dünyaya çok şeyler getirecek.'' diye düşünüyorum. Dolayısıyla her yeni çocuk, her yeni umut, her değişim; umuda, mutluluğa, coşkuya ve bütünleşmeye doğru atılmış bir adımdır. Çok geniş bir perspektifte evrenselliğe atılmış bir adım. Ona küçük adımlarla, küçük değişimlerle gireceğiz. Kendimizi, başkalarını, yaşamı anlayarak, hayatı anlamlaştırarak. Onun için bir ilkemiz olmalı: Sürekli gelişmek ve sürekli geliştirmek.

    http://212.154.21.40/2000/06/18/dizi1/dizi1.htm

    İsmail Berk Yeni Asya com

    Kurumsal eğitim artmalı

    Mazeret, gerekçe, alışkanlıklar ve bürokrasinin buyruk gücü ile politikleşmeyen bir zeminde bu veriler dikkate alınmalı ve uygulanmalıdır. Bu anlamda endüstri mühendisliği, sistem danışmanlığı, işletme-organizasyon disiplini ve modern yönetim teknikleri, sürecin bir parçası ve tarafı olarak kurula dahil edilmelidir.

    KURUMSAL YAPILANMA EĞİTİMLERİ alınmalıdır.

    Stratejik yaklaşım

    Liderlik/kanaat öncülüğü

    Öğretişim

    Birey odaklılık için paylaşım

    İnsan hakları ve çevre

    İletişimin irşatta kullanılması

    Tebliğin dinamikleri ve empati

    Aile yapısına kurumsal din eğitimi

    Kurumlara yönelik moral seminerler düzenleme yaklaşımları

    NLP teknikleri ile din eğitimi

    TKY yaklaşımı

    EFQM modeli

    Yenilenme ihtiyacı

    21. yüzyılın vizyonu ve din ihtiyacı

    Dinin evrenselliği

    Demokratik ortamda din öğretimi

    Moral-motivasyon kaynakları oluştururken dinin etkisi

    Din hizmetleri ve kariyer planlaması

    Profesyonellik/uzmanlık ve dinî değerler uyumu

    Olumlu rekabet içinde uluslararası ilişkilerde dinin fonksiyonelliği

    Dinlerarası diyaloğun dünya barışı açısından etkisi

    Öğrenme iklimleri oluşturma

    Birey-aile ve değerler üçgeninde yaklaşım

    Birey-okul ikileminde yaklaşım

    Birey-sistem ikileminde yaklaşım

    Bireyin “BİR” kabul edilme yaklaşımı içinde dinin bireye sunulması

    Demokrasi, küresellik, sanayi toplumu ve ahlâkî normların farklılığı içinde dünya Müslümanlığı yaklaşımı

    Katılımcı, seçilmiş, kriterlere dayalı, yazılı ve açık çalışma yöntemlerine sahip dinî gönüllü grup ve STK ile kurumsal yapıların topluma sunum oluşturmaları

    Dinî ortamların demokratikleştirilmesi

    Dönemsel ve münavebeli görev ve sorumlulukların her düzey, grup ve kurumda yaşayan kültüre dönüştürülmesi.

    http://www.yeniasya.com.tr/2005/02/28/dizi/default.htm

    Konu ile www.erenlp.com sitesindeki ilgili yazılar için linkleri tıklayın :

     KİGEM   KİŞİSEL GELİŞİM MERKEZİ   TASAVVUF     HAFTALIK SIZINTI        SÜRÜ TARİKAT      GÜLEN      ANASAYFA

     

TOP