Bilgi kavramlaştırılabilirse daha kolay anlaşılır ve ve hemen kullanılmaya başlanabilir. Yeni kavramın adı Duygusal Kekemelik.
Konuşma engeli olarak kekemelik uzun zamandan beri bildiğimiz durum. Kekemeliğin bir çok nedeni olabilir. Bunun ortaya çıktığı durumlar çok net olarak görülebildiği için kolaylıkla anlaşılabilmektedir. Kekeme olduğu halde şarkıları rahatlıkla söyleyebilen kişiler ve hatta meşhur olan ses sanatçıları var, bildiğimiz kadarı ile.
Şarkılar aslında anlatılamayanı duyguları anlatır. Sevdiğiniz şarkılar ise, sizi ve ihtiyacınızı anlatıyor olabilir. Bildiğiniz dilde bir şarkıyı dinlerken duygulanıyorsanız, bu sizin boşluğunuzun ne olduğunu, ya da yaptıklarınızı açıklıyor demektir.
Bu şarkı görüldüğü gibi kendisini aldatan sevgiliye söylenmektedir. Şarkıda cinsiyet yoktur. Aldatan kadın veya erkek olabilir. Sadece Diz çöküp kelimelerinden aldatanın erkek olduğu düşünülebilir, ama belirli ve net bir ifade yoktur. Bu şarkı bir sevgiliye söylendiği halde biz bu şarkıda duygulanıyorsak, kendi hayatımızda da böyle bir durum yaşanmış ve biri bizi aldatmış veya biz birini aldatmışız demektir. Aldatılan insanın duygularını anlatan şarkı, aldattıktan sonra geri dönmek isteyen kişiye de neler yapılabileceğini anlatmaktadır.
Şarkıcı sadece şarkıyı seslendirmekte ve dinleyen kişilerin şarkıdaki boşluğu zihninde kiminle dolduruyorsa, onunla birlikte iken söyleyemediklerini hissetmektedir. Zira duygu yaratılmasını sağlayan, aşık olunan, hasret çekilen, aldatan ya da aldatılan kişi o anda uzaktadır. Böylece şarkı, söylenememiş ama hissedilmiş duyguların ifadesi sayılabilir. Bu şarkıdaki son cümlede aldatan kişinin ağladığı anlatılarak, "yalanla ağlatan figanla ağlar " cümlesine uygun olarak rahatlama da sağlanmaktadır. Bu anlamda şu söylenebilir, sevdiğiniz şarkılar duygulandırmalı, hüzünlendirmeli ama sonunda rahatlatmalıdır, aynı zamanda.
Şarkılarda yaşanan bu durum aslında insan hayatında bir çok içerikte yaşanmakta ve kişi birçok duyguyu hissetmekte, ancak bunları bir türlü ifade edememektedir. Gördüğü bir manzara karşısında, bir filmde, bir sohbette, hatta yaşanan her anda bu durumla karşılaşılabilir. Görünüşte çok güzel sohbet ettiğiniz bir kişiye, "aslında bu anlattıkların palavra" benzeri cümleler, dinleyen kişilerin aklından geçmekte ancak ifade edilememektedir. Yanında iken duygularını ifade edemeyen, ancak ayrı kaldığında duygularını farkeden, "keşke sevdiğimi söyleyebilseydim" diyen kişi içinde benzer bir durum var demektir.
Duygusal Kekemelik farklı durumlarda da ortaya çıkabilir. Sosyal medya paylaşımlarında ve sohbet ortamlarında kişiler, hissetmedikleri duyguları yazarak kolaylıkla ifade etmekte, ancak bu duyguları gerçekten hissetmeye başladıklarında, sözel veya yazılı ifade etmekte zorlanmaya başlamaları çelişki gibi görülebilir. Böylece sevmediklerine kolaylıkla "seni seviyorum" diyebilirken, gerçekten sevdiği kişilere bu cümleyi çok zor, belki de hiç söyleyememekte olduğunu görebiliriz.
Herhangi bir anda aklınıza gelen ve söylemek istediğiniz bir şeyi söyleyemiyorsanız, ya da düşünerek söyleyeceklerinizi değiştiriyorsanız, zhninizde “duygusal kekemelik” başlamış demektir. Köşe yazarlarında ise duygusal kekemelik, oto-sansür olarak isim değiştirecektir.m
Türk insanında duygusal kekemelik oldukça yaygın. “Şunu söylersem şu kızabilir”, “şunu yazarsam bu kızabilir”, “şu şarkıyı paylaşayım da o beni anlasın” benzeri davranışlar duygusal kekemeliğin göstergeleri sayılabilir. Hangi nedenlerden dolayı ortaya çıktığı konusunda da bilgi, gelecek yazılarda.
Hissettiklerinizi ilk aklınıza gelen şekli ile ifade etmeniz, hayatınızı yönetmenizi kolaylaştıracaktır. Karar sizin.
Cengiz Eren
NLP Uzmanı ve Eğitmeni
https://www.erenlp.com