Fatih Terim Kendisini Kendisi Değiştirmelidir
- Son Güncelleme: Pazar, 16 Ekim 2011 16:57
- Cengiz EREN tarafından yazıldı.
- Gösterim: 9441
Öncelikle yazmam gereken nokta Galatasaray'ın da başarılı olmasını istiyorum. Nedeni inanılmaz sayıda insan kendilerinde hissettikleri başarı boşluğunu Galatasaray ile dolduruyor. Bu açıdan Galatasaray'ın başarılı olması çok önemli, başarı eksikliği durumunda bu insanlar kendilerini biraz daha kötü hissedecektir.
O halde Galatasaray'da neler oluyor ve Fatih Terim'in bu sonuçlardaki rolü nedir. Farkedilmesi gereken ilk önemli nokta Galatasaray, şu anda bir dünya takımıdır. Milyonlarca hatta milyarlarca insan Galatasaray'ın adını biliyor ve bu yönetimin dünya takımı olan bir takımı dünya takımı yapmak istemesi biraz garip geliyor bana.
Galatasaray'da söylemler giderek sertleşmekte. Söylemler sertleştiğinde, bunun oyuncular, fanatik taraftarlar, taraftarlar ve diğer takımları tutan taraftarlar üzerinde etkileri büyük. Başkanın söylemleri de aynı şekilde ve görünüşü gibi sert. Fatih Terim'in söylemleri de benzer şekilde. Fatih Terim, Faruk Süren'in başkanlığı döneminde çok başarılı 4 yıl geçirdi. Bu dört yıl için Hagi'nin de içinde bulunduğu Romen Futbolcular ve Fatih Terim'le birlikte büyüyen, yeteneklerini geliştiren futbolcular vardı. Başarılı oynayan ve oynamaktan keyif alan bu futbolcular başarılı sonuçları kolaylıkla elde edebiliyorlardı. Sonuçta 4 senelik bir dönemden sonra 4 şampiyonluk ile UEFA kupası da kazanıldı.
Şu anda durum geçmiş yıllardan çok farklı, Dünya Kupasında 3.cülük kazanmış Milli Takım oyuncularının çoğunluğunun yer aldığı Galatasaray ve başında Fiorentina'da başarılı sayılabilecek ancak yarım bırakılmış bir tecrübe sonrasında Milan'da teknik direktörlük tecrübesi beklenmedik şekilde yarım bıraktırılmış Fatih Terim. Galatasaray'ın başkanı ise bırakın futbolcuları taraftarları bile terbiye etmeye çalışan bir kişi.
Futbolcuların çoğunun paraya ve başarıya doymaları kolaylıkla farkedilebilecek bir durum. Ayrıca Türk Milli Takımı başarılı olmasına rağmen bu takımda yer alan futbolculardan hiç biri dış transfer yapamadı. Nedeninin ne olduğu üzerinde düşünülmesi gerekiyor. Türk oyuncularını transfer etmeyi düşünenler herhalde Hakan Şükür'ün Torino tecrübesini hatırladıkları için Türk oyuncu transfer etmek istemiyorlar.
Fatih Terim'e gelince, Fiorentina ve Milano'da yaşadığı başarısız tecrübelerin etkisi altında. Bu etkilerden dolayı başarılı olması zorunluluk haline gelmiş bir kişi. Galatasaray'da bu sefer başarılı olamazsa belki de antrenörlük hayatı bitmek durumunda kalacak. Zira tarih incelenirse görülecektir ki Osmanlı İmparatorluğunun yıkılmasının nedenlerinden en önemlisi Viyana'ya yapılan iki seferden başarısız olarak dönülmesidir. Bu sonuç Osmanlı İmparatorluğunun yayılmacı tavrını değiştirmesine neden olmuş, duraklama devrine girilmiş ve daha sonra yaşanan gerileme devrinden koskoca imparatorluk yıkılmıştır. Halbuki İstanbul'un Fethi modeli kaynak olarak kullanılabilse, Viyana kolayca ele geçirilebilir ve dünya tarihi değişebilirdi.
Fiorentina'da kulübün sahibi ile anlaşamadığı için ayrılmıştı. Milano'dan ayrılışı ise Telsim için yapılan reklamla bağlantılı idi. Reklamda küçük bir İtalyan çocuğuna yalan söyletilmesi detayına kimse dikkat etmedi. Türkiye'nin en iyi reklamcısı olduğu söylenen kişi, aceleyle David Beckham ve çocuk Coca Cola reklamını değiştirerek ekranlara taşıdığı reklamda farkında olmadan verilen mesaj "İtalyan çocukları yalancıdır ve üç kağıtçıdır" idi. Siz İtalyan başbakanı olsanız, bu mesajın farkına varsanız, başkanı olduğunuz kulüpteki teknik direktörü takımınızın başında tutar mısınız? O da tutmadı ve Türkiye'de verdiği Takımdaşlık Konferansının bittiği ve sorulara geçildiği anda çalan cep telefonu ile Milano'daki teknik direktörlük görevine son verildiği, ancak sözleşmesinin iptal edilmediği mesajı aktarıldı. Darbe düşünüldüğünden daha sert gelmiş ve kötü tecrübe olarak kaydedilmişti.
Bu sonuçların ortaya çıkardığı durum ise söylemlerin giderek sporla bağlantılı olmayan noktalara taşınması. " Yenilmekten korkmuyoruz ama nefret ediyoruz", başarı=düşmanlık", "parazitler" cümle ve kelimelerinin futbolla ve sporla hiçbir bağlantısının olmadığının farkedilmesi gerekmekte. Bu ifadeler Fatih Terim'in hissettiği duygularla ve bu duyguların içeriği ile ilgili. Bu duygular yenilmek ile alakalı, korku ile ilgili, nefretle ilgili, düşmanlıkla ilgili ve parazitlerle ilgili.
Barcelona yenilgisinden sonra kamuoyuna aktarılan mesajlar yine gergindi, ve yukarıdaki içeriklerle dolu idi. Zaten bakıldığında Fatih Terim'in maç içindeki davranışları, söylediği kelimeler ve cümleler, hatta zaman zaman maç içinde korku duyduğu için ettiği dualar, bu konuda ne kadar kırılgan olduğunu ifade ediyor çok açık olarak. Bu davranışların algılanma biçimi ise herkesi için farklı. Ama en önemlisi maç içindeki futbolcular Fatih Terim'in bu kızgın ve sert davranışlarını gördüklerinde kendi vücutlarında inanılmaz baskı ve kötü duygular hissetmekteler. Bu duygular onların kaynaklarını kullanmasını engelleyerek korkulan sonuçların gerçekleşmesini sağlıyor farkında olmadan. Çünkü korkular korktuğumuz oranda gerçekleşiyor. Ayrıca futbolcular kendi istedikleri için değil, Fatih Terim'in başarılı olması için bir araç haline geldiklerini hissettiklerinde kendi içlerinde çatışmalar daha da büyüyecektir. Zira onlarda insan ve onlarda çok değerli Fatih Terim gibi.
Fatih Terim için de başarılı model kendi kaynakları içinde var, eğer farkedebilirse. O da Galatasaray'a ilk geldiği günlerde kullandığı davranış modeli. O zaman Fatih Terim'in başarıya ihtiyacı vardı ve başarısızlık Fatih Terim'in aklına hiç gelmiyordu o zaman. Bu sebepten çok başarılı oldu. Ama başarısızlıklarını kaynak olarak kullanmaya başladığı anda başarısızlıklar da arka arkaya gelmeye başladı. Futbolcular çok kolay atabilecekleri golleri bile atamaz hale geldiler, zira onlarda kaynaklarını kullanamaz haldeler. Fatih Terim futbolcularına kendi çocuklarına davranabildiği gibi davransa muhteşem sonuçlar ortaya çıkabilir.
Hele futbolcular Brugge maçı sonunda Fatih Terim'e diğer maçları kazanacaklarına dair söz vermeleri Terim'den ne kadar korktuklarını göstermekte. Halbuki olması gereken Fatih Terim'in "Arkadaşlar, Ben size güveniyorum ve ikinci tura çıkacağınızı biliyorum" şeklinde bir cümlenin ifade edilmesi idi. Ama futbolcular kendi kaybettikleri primlerine üzülmeleri gereken yerde Fatih Terim'i sakinleştirmeye çalışmaları soyunma odasında yaşananların ne kadar gergin olduğunu gösteriyor.
Ben takım tutmuyorum. Bu yazıyı yazma nedenim ise çocuklar. Kimbilir kaç baba, kaç öğretmen, kaç patron Fatih Terim'in davranışlarını, söylemlerini kopyalayarak davrandıkları için çocukları, öğrencileri, çalışanları tokat yemekte, korku, nefret ve düşmanlık duygularını yaşayarak acı çekmekte. Ödül ve ceza arasında bağlantı kurulduğunda ödülü kabul edenler cezayı da kabul ediyorlar farkında olmadan. Ancak başarısız olduklarında verilen cezaya, başarısızlık devam ettiği için alıştıklarından artık hiç çaba sarfetmemeye başlıyorlar. Bu da acı sonu getiriyor Osmanlı İmparatorluğu gibi.
Fatih Terim kendi isteğiyle ve farkında olarak kendisini değiştirmelidir, değişmezse değiştirilmelidir., taraftarları hareketsiz ve tepki gösteremez hale getirmek isteyen başkan kendini değiştirmelidir, değiştiremezse değiştirilmelidir.. Futbolcular, kendilerinden kaynaklanan ve FatihTerim tarafından yaratılan korku ve tedirginliklerden sıyrılarak kaynaklarını kullanabilecek hale gelecek şekilde kendilerini değiştirmelidir, aksi takdirde değiştirileceklerdir. Normal olarak takım tutanlar değil ama fanatik taraftarlar kendilerini değiştirmeli ve kendilerinde olan başarı boşluklarını kendi elde ettikleri başarılarla doldurmalıdır. Aksi takdirde istedikleri sonuçlar giderek kendilerinden uzaklaşacak ve çatırdama ortaya çıkacak ve Galatasaray'lı olan herkes kendisini kötü hissedecektır. Hatta öyle ki, Fenerbahçeliler ve Beşiktaşlılar bile buna sevinemeyecektir.
Cengiz Eren www.erenlp.com
NLP uzmanı ve eğitmeni