Kolay Değil 100Leşmek
- Son Güncelleme: Cumartesi, 22 Ağustos 2015 18:59
- KY tarafından yazıldı.
- Gösterim: 3923
Bilinçaltımızı şeffaflaştırmak için konuşuruz kendimizle…Hayat, çok yönlü, büyük ve hızlı, yakalamak mümkün değil, süratle ve ışık hızıyla geçiyor.
Yaşam böyle bir hız içerisinde akarken, bizim kendimizi görme şansımız hemen hemen yok gibi, istesen de göremiyorsun kendini, sadece beynimizi hiç zorlamadan,kendi akışı içerisine bıraktığımızda ancak görebiliyoruz kendimizi.
İnsan yenilenebilir bir varlık, yüzleşerek kendini doğru analiz etmek, yeni kriterler belirlemek, geriye kalan yaşamını biraz daha düzenlemek, biraz daha kendi istediğine yakınlaştırabilmek istiyor.
İnsanın böyle bir olanağı var.
Sakladığı tüm olumsuzluklara rağmen, kendini tartmak, hatalarını görmek, kabullenmek, bunları tekrarlamamak , değiştirmemizin mümkün olmadıklarını kabullenmek, yalanlarını, dürüstlükten uzak kalışlarını görmek, gerçekle bağlantı kurmak,kendi vicdanı ile hesaplaşmak,doğrularını, yanlışlarını pişmanlıklarını üzerini örtmeden, iki yüzlülüklerini ört bas etmeden yüreğini görmek ve tüm yaşananlara dokunmak, kalbiyle söyleşmek ve kendi iç dünyası ile doğru iletişim kurmak istiyor.
Bu ne zaman oluyor ?
Çoğunlukla yalnız araba kullanırken, kendimizle baş başayken oluyor.
İşte o anlarda ne hissediyoruz, hayatla nasıl yüzleşiyoruz?
Yastığa başımızı koyduğumuzda, sakinlik ve sessizlik varken biz kendimizle ne yapıyoruz, nasıl yaşıyoruz ?
Kendimizden kaçabiliyor muyuz ?
Kim kaçabilir ki bundan,
Öyle bir şey yok !
Esas belirleme yüzleşme olgusu da işte burada gerçekleşiyor, eğer kendinsen, kendin oluyorsan ve kendine yalan söylemiyorsan ancak o zaman yüzleşebiliyorsun.
Bundan kimsenin kaçması mümkün değil, kendini orada yalanla, onunla, bununla hiç bir şekilde aldatamazsın, duygularınla kıyafetsiz, makyajsız karşı karşıyasın, çıplaksın,” kral çıplak” denilen şey işte burada oluyor.
Kendimize sorular soruyoruz…
Beyin sorularını soruyor ve almak istediğini istiyor, yalan mı söyleyeceksin,söyleyemiyorsun.
Ya da bazen hayat getiriyor ve senin önüne koyuyor gerçekleri,
Bazen yarı final maçında kupaya bir adım varken, en kritik t-break sayıda, topa korkak vurduğun için maçı kaybetmek ve hayal kırıklığı yaşarken,
Bazen, bir zamanlar, sizin için dağları deviren, sıcacık ve sevgi dolu alzhemier hastası babanızla, her yeni karşılaşmanız da ” Sizi tanıyamadım, kimsiniz?” soru cümlesinde,
Bazen çok yakınınızın, kardeşinizinin vefatında hastanede morgdan içeri girip, dışarı çıkmanızdaki otuz saniyede ortaya çıkıyor gerçek.
İşte o otuz saniye,
Öyle bir darbedir ki her şeyi yakıp yıkan deprem gibi bir şey..
Yüzleşmek işte o…
Nereye kaçacaksın ya da kaçabilir misin?
Yaşamın hareketi bizden büyük, bazen bizi şaşırtabiliyor, istediği gibi içine alabiliyor, çarpabiliyor ve yıkıp geçebiliyor.
Gerçeklere dayanabiliyor muyuz peki,
Gerçekçi ol, olayla yüzleş desek de gerçekler ağır geliyor,dayanamıyoruz, hazmedemiyoruz.
Böyle bir şeyle karşı karşıyayız hepimiz…
Hayat getirip senin önüne koymasa da bazen kendi isteğinle yüzleşiyorsun, gerçeklerle, bir hesaplaşma oluyor iç dünyanda, yeni kararlar alıyorsun.
Hesapsız, kitapsız, samimi olarak yaşamını açmak istiyorsun. Çünkü yirmi dört saat kendinle berabersin, kendi iç dünyanla dengeleri sarsmadan her şeyi yeniden düzenlemek ihtiyacı hissediyorsun. Yaşamla ve kendimizle iddialaşmanın, inatlaşmanın, ısrar etmenin, hataları tekrar etmenin, kayıpları artırdığını ve sorunlarımızı çözümsüz hale getirdiğini görüyorsun.
Bazen de kendimize küsüyor, kendimizi kilitliyor, farkında olarak kendimizi kandırıyoruz. Bilinç zaten kendini kandırıyor biz de bilincimizi kandırıyoruz. Gerçeğin acılarından kaçarken, yüzleşmek istemediğimiz için yapay mutluluklara yöneliyoruz, yalana sığınıyoruz, sonra da yalan bizi içine alıyor,yalana saptığımızda kendi sanal oluşumlarımızla gerçekten gittikçe kopabiliyoruz ve hayatımızda ki her şey yalan olmaya başlıyor.
Her insan gerçeği gögüsleyecek kadar cesur değildir. İnsanın canını yakar, zordur.
Gerçekler ağır çelişkiler taşısa da, iç dünyamızı bozmayarak kendimize dönüp bakabilmeliyiz. Korkularımıza rağmen kendimizle yüzleşmenin sorumluluğunu üstlenmeli ve gerekli cesareti gösterebilmeliyiz.
Zira, yüzleşmek bize pek çok yarar sağlar.
Yaşamımıza ve yaklaşımlarımıza yeniden dönüp bakmamızı, yeni kararlar almamızı, yeni kriterler belirlememizi, nelerden vazgeçip, neleri hayatımıza dahil edeceğimizi, dozajlarının ne kadar olması gerektiğini, nerelerde ısrar edip, nerelerde etmeyeceğimizi, rutinlere düşmeden ve çerçevelemeden zaman kavramını, ilişki, sadeleştirme ve yeterlilik kavramını, yaşamımızı ziyan etmeden nasıl devam ettireceğimizi yeniden değerlendirmemizi ve değişimlerin de yaşamsallığa dönüştürülmesine katkı sağlar.
Kısaca ,yüzleşmek denilen şey…
Eninde sonunda kendimize yakalanıp, kaybettiğimiz kendi kutup yıldızımızla, aynada buluşmak…
Eğrisiyle doğrusuyla hesaplaşıp, itiraflarda bulunmak…
Korkusuz adımlarla, doğru bilgiyle, doğru yönetimle yola yeniden devam etmektir.
Firdevs Baysal Ersoy Balçova- 10 MART 2013