Gerçeklik, Sanal Dünya ve FRP
- Son Güncelleme: Cumartesi, 14 Aralık 2013 23:40
- K:Y: tarafından yazıldı.
- Gösterim: 4038
Sanalla ilgili yazmayı düşündüğüm günden beri, kendimdeki sanal gerçeği anlamaya çalıştım, dışarıda nasıl bir sanal gerçeklikle karşılaşıyorum, onlara falan bakmaya çalıştım, küçük notlar aldım.
Hayatımda ne kadar yer tutuyor?
Yaşamın içerisinde nasıl oluşuyor ?
Ben ne kadar sanalım görmeye çalıştım.
Sanal ve gerçek, anı anına, belki de saliselerle, iç içe birbirini takip ediyor, sarmal olarak devamlı devinim halinde, gerçek ise sanal dünyanın içerisinde güneş sisteminin içerisindeki o çok küçük gezenler gibi...
Sadece o kadarcık, daha fazlası değil...
Dünya somut, taştan-topraktan- sudan oluşan bir dünya ama bizim dünyamız sanal ağırlıklı bir dünya, algılarımızla,hislerimizle, duygularımızla sürekli psikolojik etkileşim içinde olduğumuz için yirmi dört saatin çok az bir kısmını gerçek yaşıyoruz.
Bizim yaşantımızın çok büyük kısmı sanal dünyamızda ve sanal dünya çatışmaları içerisinde geçiyor. Maddi bir dünyada yaşıyor olmamıza rağmen, maddi dünyayı algılama biçimimiz, hafızaya kaydetmemiz tamamen sanal ve gerçeklerimiz de sanal gerçeklik.
Hayatın içerisindeyken maddi dünyada yaşadığımız, bütün çatışmalar ve çelişkiler bir taraftan da sanal dünyamıza girip çıkıyor.
Gerçek olguların içerisinde mücadele ederken ev, iş, okul vs. bir taraftan da kendi amaçlarımıza ulaşabilmek için mücadele veriyoruz.
Bu arada da sanal dünyamızda sürekli çatışmalar yaşıyoruz. Duygu dünyamız, cinsel dünyamız, en yakın ilişkilerimiz, paylaşımlarımız... Kabulleniyoruz, kabullenmiyoruz, reddediyoruz, onaylıyoruz...
Gerçekle yüz yüze kaldığımız ve maddi hayatın sınırları ile karşılaştığımız andan itibaren sanalın sınırsızlığına ve sonsuzluğuna sığınıyoruz.
Gerçeklerden kaçarken yalana sığındığımız en büyük alanlardan birisi de "internet ", insanın sanal dünyası teknoloji ile birlikte daha da arttı. İnternet sanal dünyaya risk kazandırdı ve onu genişletti.
Peki, bu arada insana ne oldu ? İnsan, somut dünyadan daha fazla uzaklaşır oldu. Günümüz insanı daha çok sanal dünyada yaşamak durumunda kaldı.
Hiç gerçekle yaşamayan, gerçekle gittikçe azalan bir ilişki içinde bulunan, maddi dünyada tamamen sanal bir hayat yaşayan insan sayısı her geçen gün artmaya başladı.
İnternet yokken bizim sanal dünyamız yok muydu ? Elbette, internet yokken de insanın sanal dünyası, yalan dünyası hep vardı. İnsanlar eskiden de geniş bir sanal dünyada yaşıyordu, sanki sanalı internet ortaya çıkarmış gibi yorumlanıyor, konuşuluyor.
Oysa daha evvelde sanaldı ama internetle birlikte sanal dünya başka şekiller aldı, insanın sanal dünyası üzerinde yeni sanal uzaylar oluştu, bulut teknolojisi deniyor.
İnsanın kullanımına sunulan internet, insanda zaten var olan sanal-siber dünyayı genişleten bir dünya haline geldi. Günümüzde insan,hem kendi sanalında bir hayat yaşıyor, hem de internetin insanı zenginleştiren, geliştiren sanalında bir hayat yaşıyor.
Oysa yaşam pusulamızın, yalana doğru giden, içe çekilmiş, gittikçe sanala doğru uzanan bir yön değil, biraz daha tozlu topraklı, çerli çöplü, yaşamın riskleri ile yüzleşen , içine birazcık gerçekleri alan, daha somutlaşan ,hissedilen ve yaşamsal tarafa doğru ilerlemesi gerekiyor. Çünkü sanalın içinde kaldıkça daha hızlı yanlışa doğru gidebiliyorsun.
Kolaycı olan bu yol bizi yalnızlaşmaya, çatışmaya ve daha eksik bir yöne götürüyor. Bugün karşı karşıya kaldığımız internetin sanal ortamı, insanın bunu doğru kullanamaması durumunda, giderek kontrolden çıkan, tamamen sanalda yaşayan insana dönüşme riskini de beraberinde getiriyor. İnsan diğer risklerle birlikte, bu riski de taşıyor ve insan, bundan hiçbir şekilde kendini kurtaramıyor.
O zaman bunun alternatifi nedir ? Her şeyde olduğu gibi insanın kendine yabancılaşmasına tedbirler alması ve kendisini koruması gerekiyor. Yani, onu fark etmesi, kendi gerçeklerinden kopmasının yaşamına uzun sürede olumlu bir etki etmeyeceğini, kendi gerçeğinden kaçmadan, sanal uzaya sığınmadan yaşamayı öğrenmesi gerekiyor.
İnsan maddi hayatındaki sınırlılığı, sanal uzantılarla genişletip, sanal dünyanın sonsuzluğu ile genişletirken,bu sanallaşmaya ve yozlaşmaya karşı kendi disiplinini oluşturamazsa, bunu önleyemezse, gittikçe kendinden koparak, gerçekten uzaklaşarak, kendi ölçülerini koymakta daha fazla zorlanacaktır. Zira, bu sanal dünyanın genişlemesi, bazı yönlerden insana avantaj sağlamıştır ama insan gittikçe gerçekten kopar halde yaşamaya devam ederse bu olumsuza doğru hızla ilerleyecektir.
Bu seni ,beni, internet başında saatlerce oturan, vakit geçiren herkesi n sorunu ve hepimizi ilgilendiriyor. Evimize kapanıp, kendimizle baş başa "mış" gibi, sanalda kendi dünyamızda yaşıyoruz, kimse oraya giremiyor , istediğimiz oyunları oynuyoruz, istediğimiz şeyleri değiştiriyor, susturuyor, konuşturuyoruz.Buna Fantasy Role Playing (FRP) deniyor, tanımadığımız insanlara karşı oynadığımız.
Dışarıya çıkıp gerçekle karşılaştığında ise sanal dünyamız bozuluyor, çelişkilerin sert ve keskin olduğu, bilinmeyen, değiştiremeyeceği şeylerle karşılaştığımızda ise dünyamız yıkılıyor ve sarsılıyoruz. Bu konu, yani sanal... Varlığı, yokluğu, hiçliği daha pek çok olayı kapsıyor.
Yaşamak dediğimiz şeyde hep yalan, sanal ve maskeli bir balonun arkasında gerçekleşiyor.Yaşam ise ne kadar yalana giderse gitsin kendi gerçeği ile düzeliyor.İnsan olarak bizimde dengemizi yalanla kuramayacağımıza göre em azından kendi sanalımızı bozmayacak şekilde, bunun bir rasyonalitesinin, orantısının olması gerekiyor.
Ancak, olumlu ve olumsuz şartlarda yaşamayı başaran insan, sık aralıklarla nereye doğru gittiğini gözden geçirirse, duygu dünyasını da, internet ve teknoloji kullanımını da kendi lehine çevirmeyi başarabilecektir. Kısaca,biz neyi desteklersek yönümüz de o olacaktır.
Ancak anlaşılan o ki, dünya değişiyor, internet dünyayı ve bizi değiştiriyor. Ortaya çıkacak olan yeni durumu, kimse bilmiyor ama hep birlikte yaşayacağız, sonuçlarını.
1 Aralık 2013 / Firdevs Ersoy Balçova