Öğretmenden Öğretmenler Günü Yazısı
- Üst Kategori: ROOT
- Kategori: Konuk Yazarlar
- Son Güncelleme: Çarşamba, 26 Kasım 2014 12:34
- K.Y. tarafından yazıldı.
- Gösterim: 2980
Öğretmenler günü kutlaması denilince insan tüm zamanlarda, ne dediğine , ne söylediğine kulak verilen, önemsenen, kıymet verilen, değer gören, kendini öğretmen olduğu için mutlu ve şanslı hisseden bir ülkede görmek istiyor.
Kısacası, bu günü daha bir coşkuyla, heyecanla kutlayacağı çok özel , içi kof olmayan güzel bir gün hayal ediyor...
Maalesef ki, ülkemiz de sınıf ortamına , öğretme sürecine, programına , yaşam biçimine sürekli müdahele edilen acıklı bir durum var.
İçinde bulunduğumuz ülke koşullarında çok dramatik bir meslek öğretmenlik, çok acı şeyler yaşanıyor ve yaşatılıyor ki bu da bizim ülkemizin ayıplarından sadece biri.
Diğer ülkelerle kıyaslarsak durum daha da vahim, aramızdaki açık hiç kapanmayacak hatta daha da aralanacakmş gibi gözüküyor.
Öğretmenlere iyi davranıldığı, ferah durumda olduğu, mutlu çalıştığı, hak ve hukuklarının verildiği, potansiyelinin doğru ele alındığı Kanada, Avustralya, Finlandiya ve İsveç'e bakınca , bizim öğretmenimizin durumu daha da berbatlaşıyor ve açığın kapanması hiçbir şekilde mümkün görünmüyor. Oralarda öğretmenin koşulları ile burada olanlar hiç birbirleri ile alakalı şeyler değil, bir araya gelmesi de mümkün değil.
Böyle olunca, öğretmene bu kadar eziyetin, bu kadar dramın, bu kadar olayın yaşatıldığı bir ülkede gün kutlamak falan da ayıp gibi geliyor insana...
Yani kutlanacak gün falan yok!
Kutlasan ne olur !
Neyi kutluyorsun sen !
Ülkenin kanayan yarası öğretmen ve eğitim sistemi, kangren olmuş, kan kaybediyor.Elle tutulur yanı kalmamış, neresinden tutsan dökülüyor.
Milli Eğitim Bakanlığı, " Halkı GERİLEŞTİRME Bakanlığı'na dönüşmüş, yeni eğitim modelleri oluşturulamamış, sınav sistemi kaldırılamamış.
Konunun acilliği, zorlukları, çıkmazları düşünüldüğünde, gün kutlamaları falan aspirin tedavileri YARIM ELMA, GÖNÜL ALMA bile değil.
Buna rağmen, gönül olarak, ruhen ve mesleki anlamda sürekli baskı gören, iteklenen, susturulmaya çalışılan, yıkılan ve küllerimden nasıl doğarım diye düşünen öğretmen tüm bu olumsuzluklara direnç gösteriyor.
Kendini ve moralini canlı tutmaya çalışıyor, görevini yapıyor, fedakarlığını yapıyor, kötü şartlarda çalışıp, iyi şeyler üretmeye devam ediyor.
Bu öğretmenler hep vardı ve olmaya da devam edecekler...
Hiç vazgeçmeyecekler...
Bir çocuğun hayatına dokunan, "ÖZGÜR EĞİTİMİ SAVUNAN", düşünmeyi, öğrenmeyi öğreten, dayatmacı olmayan, değerli bir öğretmenle karşılaşmasının ne kadar önemli olduğunu hepimiz biliyoruz.
İnsanı bir bütün olarak ele alıp, kalbini ruhunu besleyecek, beynini iyi işleyecek, sınırlar çizmeden, hapsetmeden, çocuğun o sonsuz muhteşem gücünün farkına varıp, harekete geçirmesine yardımcı olacak ve onu kullanmayı öğretecek bir öğretmene sahip olmasının ne mucizevi birşey olduğunu da...
Hayata alışılmışın dışında bakabilen, fark yaratabilen, kalıpların dışına çıkabilmiş, hayal dünyası zengin, yaratıcı düşünmenin felsefesini öğrenmiş öğrencilerinizle bir gün bir yerlerde karşılaşmak...
Vee sonuçlarını görünce de İŞTE BUDUR!
İyiki, bu çocuklara kendini yönetmenin yollarını öğretmişim, iyiki göz açılarını genişletmişim demenin, öğrencilerindeki "ATATÜRK" ışığını görünce, bu ülkede gericilik kol gezse de ne yaparlarsa yapsınlar nafile,onlar KAYBEDECEKLER ! demenin gururunu ve sevincini yaşamak...
İşte asıl öğretmenler günü,O GÜNDÜR... !
Öğretmen sonsuzluğu etkileyendir ve etkilerinin nerede ne zaman son bulacağını hiçbir zaman kestiremez...
Gününüz KUTLU OLSUN !
Kıymetli öğretmen arkadaşlarım hepiniz sevgiyle kalın...
Firdevs Ersoy Öğretmen