Kentsel Dönüşüm ve Dökülen İnsanlık

Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

kentselSevdiğim şehrimden kopalı, özleyerekten baba ocağını, sokak, kaldırımlarını, yirmibeş yıl olmuş bu şehre geleli. Yirmibeş yıldır bu evin duvarlarına bakıyorum. Neden geldim İstanbul'a bilmiyorum. Biliyorum da unutuyorum.

 

Şimdilerde kentsel dönüşüm diye bir proje var. Hepimizin içinde olduğu. Şantiye gibi bir şehir. Sesleri bıraktım görünüm daha çok yoruyor. Sözüm ona depremden korunacağız. Asıl neden en çok bizim mahallede rant alımı.

 

Bu yılları bu duvarlara bakarak geçirdiğim evi yıkacaklar başımıza. Yıkılmadan önce komşular birbirlerini yıktılar, devirdiler zaten. Ne çok derdi varmış insanların duvarlarla, taşlarla, metrekarelerle.. Sanırsın hepsi mimar, mühendis. Ben anlamam hesap kitaptan. Az mı çektim matematikten. Sırf bu yüzden dört yılda bitirdim liseyi, düşünmek lazım geleceği. Bir de utancını taşıdım, tonlarca taş taşımışcasına.

Şimdi yıkacaklar yenisini yapacaklar. Ancak metrekareler tutmuyor." Onun ki niye benden büyük ?" " ben niye arkaya bakayım?" " hepinizi mahkemeye vereceğim" diyor yan komşu. Kollarını göstererek, " burdan buraya bileziklerimi satarım size yedirmem" diyor. Yenilen enerji gibi yenilen duvarlarda var zahir. Uğultular, her kafadan çıkan sesler, ses yarıştırmaları, " hah iyi yapıştırdın valla işaretini yapan bir adam, kapıları vurup gidenler. Neler neler. İnsan manzaraları. Resmedilmeye değer.

Ahh duvarlar diliniz olsa da konuşsanız. Kıyametler kopuyor sizin yüzünüzden. Dilsiz olmuşsunuz. Esneyiverin hele.
Evler yenilenince komşular birbirlerinin yüzüne nasıl bakacaklar. Duvar gibi olacaklar.

Kendi duvarıma bakıyorum pazar pazar. Ne çok bırakmışım onlarda kalmış binlerce nazar. Bir konuşabilseler. Hiç sır vermezler. Çok ketumdur duvarlar.Sırlı aynalar gibi. Kemerli olsun demişim bir yer. Daha önce pencereler, daha önce eski mutfak, anacık düşmesin diye kırılan küvetli eski banyo zaten bitmemişken tamirat, salon biraz derinlik kazansın diye yapılmış bir kemer. Kemer arkasında aranır biraz yenilikler. Taşını seçmişim, ustasıyla uğraşmışım, taşlar kesilirken komşulardan özürler dilemişim. Usta gurubunu, evde telaşı sevmez koca. Önce hazırlanır ona bir sağır oda. Rahat sağlanır. Sonra işbaşı yapılır.

Duvarlar, duvarlar, herkesle aramızda hep duvarlar vardır. Çok sohbetler etmezdik. Biz böyleydik. Kimi çok sever konuşmayı kimi az. Bir bağlama bir de saz. Ne söylesem az.

Ne diyecektim? Kesildi cilalandı taşlar. Taşın arkasında ne oldu değiştimi manzara. Eski hamam eski tas.
Şimdi o kemere bakıyorum. Ömrü az kalmış kemere. Bozdoğan kemerinin minyatürü sanki. Özenti. Taklitler az yaşar bilmeliydin.

Depremden korunacağız. Oysa ruhsal depremlerimizden herkes habersiz. Her gün kaç şiddetinde sarsılıyoruz. Güncelde, evlerde, haberlerde hatta umutlarda! Bir o duvara bir o kemere vuruyoruz. Kendi yapılarımızda. Sonra artçıları geliyor. Biraz öfke, biraz gözyaşı yeniden karılıyor çimento beyinlerimizde. Dönüp duruyorlar sonra taş oturuyor yüreğimize. Taş taş üstünde kalmıyor. Yine yıkımlar başlıyor. Kum kum taneler gibi dökülünce gözyaşları yeniden oluyor harç için malzemeler.

Bir taş, bir cam, bir deprem, bir kırılma ne büyükmüş bu fay, bir türlü inşa olmuyor SEVGİ denen fabrika.
Yükseliyor kulleler ve içinde yaşayan ölüler.

Yıkılsa da duvarlar, evler, yıkılmamalı insanı insan yapan değerler.

Komşu komşunun külüne muhtaçtır.

Çal kapıyı çağır komşunu kahveye, bak dönüşür o evler cennet misali Bahçeye...

 

Cahide Yormaz Öz

15.11.2015

 

#kentseldönüşüm, #zihinseldetoks #yıkılankomşuluk #rant #değişim

 

TOP