Yılmaz Özdil ve Muezzin
- Son Güncelleme: Cumartesi, 22 Ağustos 2015 18:42
- Cengiz EREN tarafından yazıldı.
- Gösterim: 4461
Yılmaz Özdil, bugünkü (23.10.2013) yazısında "Gel Müezzin Dertleşelim" başlığını kullanmış.
Dolmabahçe Camii'inde içki içilmediğini söylerek, Gezi Parkı olaylarında dikkatleri üzerine toplayan kişi bu müezzin. Daha sonra da birkaç kez sürülmüş. Yılmaz Özdil'de Hürriyet'in 3.cü sayfasındaki köşesine uygun olarak bu konuda iki yazı kaleme almış.
Birinin başlığı "Müezzin"
Diğerinin başlığı "Müezzini bir de FBI sorgulasın"
Bu yazılar müezzinin davranışlarını onaylayan yazılar ve takdir dolu görünüyor.
Şöyle Yazmış yazısında,
"Yalancı din tüccarlarının cirit attığı bi dönemde, yalan söylemeyen din adamını görmek, takdire şayandı; ülkemiz adına umut verici, dinimiz adına gurur vericiydi."
"Okur-yazar olan herkesin gayet kolaylıkla anlayıp, kavrayabileceği şekilde... Her iki yazı da, sizi onore ediciydi.
Hayat mücadelenizden kesitler aktarıyor, namuslu din adamı olduğunuzu, helal süt emdiğinizi anlatıyordu."
Bu cümlelere dikkatli olarak bakıldığında din adamlarının yalan söylediğine dair "yalan söylemeyen din adamını görmek takdire şayandı cümlesi kendini beğenmişlik kokuyor.
Bu Kendini beğenmişlik ise sonraki satırlarda kendisini gösteriyor, daha net olarak.
"Ayıptır söylemesi, benim y azılar birazcık okunur, milyonlarca defa tıklandı."
Bu yazıların okunması kendisi ile mi ilgilidir, yoksa Hürriyet'in 3.cü sayfasının gücü müdür? bilinmez. Bu sayfada daha önce yazan yazarlar başka gazeteye geçtiklerinde bu kadar okunuyor mu? ona bakmak lazım.
Yazının yazılmasının nedeni bir köşe yazarı kin tutabilir mi? Yılmaz Özdil kendisi için savcılığa suç duyurursunda bulunan Müezzin için yukarıdaki cümleleri yazmış ve sonra da savcı kovuşturmaya gerek olmadığını söylemiş. Dava bile açılmamış. Bunu aslında bize bildirmesine, bu konuda yazı yazmasına bile gerek yok. Zira konu kapanmış.
Ayşe Arman ile yaptığı benim de yorum yaptığım Yılmaz Özdil röportajında ise şu cümleler çok şey anlatıyor.
http://www.erenlp.com/y-lmaz-oezdil-faz-l-say.html
Çocukluğu hakkında söyledikleri sertliğini ve sınır tanımazlığını açıklıyor. Parmak kırması da maç içindeki "kazanma" hırsını.
"Çok haylazdım. Mahallede ev de yaktım, futbol maçında parmak da kırdım."
Müezzin yazısındaki son cümleler ise gerçekten kin içeriyor.
Ama, sen din adamısın.
Yakışmadı müezzin.
Bi çuval inciri berbat ettin.
*
Hakkımı sana helal etmiyorum, Allah affetsin.
Bu cümlelerle yazdığı iki yazının hesabını soran ve Müezzini aşağılayarak onu camii'den camii'ye süren AK Parti iktidarı ile aynı konuma düşen Yılmaz Özdil'i beğenebilmek mümkün değil. Bir çuval inciri berbat etmek, hak helal etmemek, Allah affetsin demek Yılmaz Özdil'in gerçek yüzünü da gösteriyor gibi.
Kendisi Sabri Ülker'in vefatı ile ilgili bir yazı yazmıştı köşesinde. Bu bilgileri Murat Ülker'den aldığını, Murat Ülker'in röportajındaki cümlelerden öğreniyoruz.
-Sülalenizin adı eskiden "Devlet"miş. Onu soyadı olarak alamamışsınız, vermemişler. Sonradan markanızı soyadı olarak almışsınız. Ülker adı nereden geliyor?
-Yılmaz Özdil bunu bir yazısında çok güzel anlattı.
-Bir süre Berksen olarak gidiyorsunuz.?
-Uzun yıllar geçiyor. Bir gün bir iş yapalım diyorlar, bir imalathane alıyorlar. Oraya bir isim koymak lazım. Yılmaz Özdil'in de bilmediğini anlatayım size. Orayı alınca bakıyorlar, "Üçyıldız Bisküvileri" yazıyor tabelada.
Bu cümleler Murat Ülker'in Sabri Ülker hakkındaki bilgilerin tamamını kendisine vermediğini de anlıyoruz. Ayrıca Murat Ülker, Yılmaz Özdil için "bakmayın muhalif göründüğüne aramız iyidir" mesajını da böylece vermiş oluyor ama "ben ne kadar istersem o kadar bilgi alabilir" mesajını da.
Sayın Yılmaz Özdil Müezzin için kullandığı cümleleri Murat Ülker için kullanabilir mi?
Cengiz Eren
http://www.erenlp.com