Nadal Djokovic Double Fault ile Tarihe Geçmek
- Son Güncelleme: Cuma, 23 Ocak 2015 16:20
- Cengiz EREN tarafından yazıldı.
- Gösterim: 9366
Tenis, bireyselliğin en üst noktada yer aldığı spor dallarından biri. Çok küçük yaşlarda başlanması gerekiyor, dünya arenasına çıkabilmek için. Sonra da tunuvalara katılmak. Önce ITF, sonra challenger turnuvaları. Alınan puanlarla yükseliş. Sonra büyük turnuvalara katılmak. Bunun için çok çalışmak gerekiyor. Sonra da Grand Slamlerde yer almak. Wimbledon, Roland Garros, Aus Open ve US Open. Bunlarda da başarı gösterip dünya sıralamasında ilk sekize girerseniz, Dünya şampiyonasına katılabilirsiniz. Roland Garros'ta oynanan maç bu anlamda tarihi maç idi iki oyuncu için. Yorumları yazının devamında okuyabilirsiniz.
Tarihi bir maç oynanırken seyircile heyecanlıydı. Yağmur maçta bir kez kesinti sağlamış ve sonra da bir ertesi güne kalmıştı. Ağırlaştığı için spin almayan toplar Djokoviç'in işine yaramışe ve bir set almış ve bir servis kırmıştı.
Maçın özelliği şu idi. Djokoviç alırsa dört büyük turnuvayı arka arkaya kazandığı için Grand Slam yapacak, Nadal alırsa 7 kez aynı turnuvayı kazanan tek isim olarak tarihe geçecekti. Wimbledon Federer Nadal mücadelesi gibi epik bir maç bekleniyordu. Ama pek öyle olmadı.
Djokoviç daha önceki toprak turnuvalarında Nadal'ı yenmişti. Maç başladığında Nadal'ın hırsı onu 3-0 öne geçirmişti. Ancak birden oyun değişmiş ve durum beraberliğe gelmişti. 6-0 biteceği düşünülen set Djokoviç tarafına döner gibi olmuşsa da Nadal Seti almıştı.
Nadal yüzünü ve kolunu havluya sildikten sonra önce donunu düzeltiyor ve sonra da saçlarını kulan arkasına atıyordu önce sol, sonra da sağ kulağındaki saçları. Oyun genellikle geriden oynanıyor ve iki tarafta güzel puanlar alıyordu. 3.cü seti Djokoviç aldığında maçın tarihi maçlardan biri olmaya doğru gitti düşünülüyordu ki, yağmur dördüncü setin tamamlanmasını engelledi.
Seyirci açısından maçı canlı seyretmek, tarihe tanıklık etmek gibiydi. Maçın uzamasını, hatta sonsuza kadar devam etmesini isteyebilirlerdi. İkisi de Federer kadar sevilmiyordu. Dkoviç'in kırdığı iskemle kaplaması gerilimin onun tarafında büyük olduğunu gösteriyordu. İki tarafta kendi localarından destek alıyorlardı. Binlerce kişi önünde her hareketin gözlemleniyor olması ve sürekli olarak kazanmak ve kaybatmek arasındaki çizgide dolaşmak dayanılacak bir durum değildi, normal insanlar için. Ancak neden başladıklarını bile bilmedikleri teniste en üst sıralara çıkmışlardı. İyi para kazanıyorlar ve çok sayıda aileyi de doyuruyorlardı.
ATP'de ilk bin içinde olmak önemli iken ilk bir ve ikide olmak büyük paralara kazanılmasını sağlıyordu, pnlara ve ailelerine. Onların işi sadece antrenman yapmak ve maçlarını oynamak. Sıralamadaki ilk on milyon dolar kazanırken ilk yüzde bu yüzbin dolarlara düşüyor, sonrakiler ise onbin dolarlar civarında para kazanıyorlardı. Sıralamanın sonuna doğru azalış devam ediyordu. Çok küçük yaşlarda tenise başlamışlar, düşünme modelleri ve zihinsel süreçleri değişmiş, algıları yükselmiş ve beyinlerinde myelin maddesi artmaya devam etmekteydi. Tenisten başka birşey yapabilmeleri ilk on yılın sonunda mümkün olmayabilirdi.
Kendi kararları olmayan bir durumun ortaya çıkardığı bağımlılık, hayat boyu devam edecektir. Sampras tenisi bırakırken nefret ettiğini ve oynamayacağını söylediği tenise yeniden dönmüş ve gösteri maçlarına çıkıyordu. Justine Henin tenisi bırakmış ama başka bir alanda bu tatmini yaşayamadığı için tekrar tenise dönmüş, beyninde azalan Myelin onun başarılı olmasını engellemişti. Şimdi kendi tenis kortlarında öğrenci yetiştirmeye devam ediyor, özlediği top sesini duymaya devam ederek. Önce oyunculuk ve sonra da antrenörlük yapmaya devam eden tenisci çok fazla.
Nadal Djokoviç maçı devam ederken heyecanlanan anne ve babalar ve amcalar sahadaki oyuncuların elde edeceği sonuçların kendi başarıları olarak algılanmasının ortaya çıkardığı heyecanı yaşıyorlardı. Oyuncularda onların kendilerini motive etmeye çalıtığını biliyorlardı.
Djokoviç oynadığı maçlarda maç sayısında geri dönmüş ve o maçları almış ama mental olarak da çok yorulmuştu. Bu hem Grand Slam turnuvalarda ve hem de bu Roland Garros'ta gerçekleşmişti. Nadal ile maçlarını 3 sette almış ve David Ferrer'de kendisini pek fazla yormamıştı, oynadığı son maçta. Daha tazeydi ve daha az yorulmuştu turnuva boyunca. Sonra 6-5 oynanırken yine geriden gelen Djokoviç 30-30 eşitliği sağlamıştı. Sonra oynanan puanı kaybetmiş ve geriye düşmüştü. Geçmiş maçlarda buradan dönüş yaparken ilk servisi attı. Hata çağrısından sonra ikinci servise hazırlandı. Ama omuzları düşük ve yorgundu. Sürekli olarak geriden gelip maç almanın verdiği yorgunluk. İçinden belki de şunları geçirdi. Ben maçı alırsam grand slam yapacağım, ancak o maçı alırsao da tarihe geçecek. Eğer double fault yaparsam onu tarihe geçiren kişi ben olacağım. O da maçı almamış olacak.Ben de böylece finalde double fault yaparak maçı kaybeden kişi olarak tarihe geçeceğim. Bu sonuç hepsinden daha az bir durum. Böylece topu havaya attı, vurdu ve sonra top çizginin biraz dışına düşüp hata çağrısı geldi.
Ancak durumun ne olduğunu anlamayan Nadal puanı kendisi almış oyuncu olarak sevinmeye devam etti. Gözyaşı döktü, tribünlere çıktı, ailesini ve amcasını kucakladı. O da böyle bir duruma hazır olmadığı için anlamadı. Bu sırada Djokoviç o seviyede bir oyuncunun maç sayısında yaptığı double fault'un intihar ile eşdeğer olduğunu düşünüyor muydu bilinmez. Ancak yaşadığı yorgunluk Djokoviç'in yüzünden okunuyordu. İlk defa Roland Garros finali oynamış ve bu duruma hazır olamadığını da göstermişti.
Bir Roland Garros böylece sona erdi. Yüzyirmisekiz oyuncunun seçmelere katıldığı, yüzyirmisekiz oyuncunun ana tablo oynadığı ve her maç sonunda bir tarafın kazandığı, kaybeden taraf için turnuvanın bittiği maçlar oynanmıştı. Sonuç final maçında maç sayısında yapılan doule fault olarak hafızalarda yer almaya devam edecekti. Dökülen tanker dolusu ter, harcanan binlerce kalori, gözyaşı, kızgınlık ve sevinç. Hepsi yaşanmış ve turnuva sona ermişti. Kortlar yalnız kalmıştı, eskiyen toplar öğrencilerin raketlerinde hatıralarını konuşacaklardı. Nadal tüylerimizi çok eskitiyor, Djokoviç canımızı çok acıtıyordu diyerek.
Yeniden oynanıncaya kadar Roland Garros ve çok uzun bir süre maç sayısında Double Fault konuşulmaya devam edecektir.
Tenis hayatta kullanılan stratejilerle oynanır, ama hayat tenis maçı değildir.
Cengiz Eren
NLP Uzmanı ve Eğitmeni